LEVENT KIRCA’YI ARATMAYACAKLAR!..
Ankara Garı önünde 102 kişinin ölümü ile sonuçlanan patlama nedeniyle 11 kişi tutuklanma istemiyle adliyeye sevk edildi…
Demek ki, soruşturmada sona gelindi.
Davutoğlu, “Canlı bombaların isim listesi elimizde, ancak, eylem yapmadıkça onları tutuklayamıyoruz” demişti…
Canlı bombalar eylem yapınca yakalanamıyorlar zaten. Polisler yerden parçalarını topluyor…
Başbakanın açıklaması kara mizah örneği.
Anlaşılıyor ki, Davutoğlu, geçenlerde aniden sonsuzluğa yürüyen usta tiyatrocu Levent Kırca’yı aratmayacak bize!..
MHP, de komikliğe devam ediyor: Başbakanın bu mizahi açıklamalarını “makul şüpheli” saçmalığını meşrulaştırmak için kullandı.
MHP’ye göre, teröristler “makul şüpheli” oldukları gerekçesi ile tutuklanabilmeli!..
Akıl akıldan üstündür elbette!?
Hukukun üstünlüğünü ve evrensel değerleri savunmak kimsenin aklına gelmiyor nedense…
Bu durumda iktidara muhalif olan herkesi “makul şüpheli” göstererek tutuklama olanağı, muhalefet tarafından hükümetin eline veriliyor…
Tutuklama için “kuvvetli şüphe” yerine, “makul şüphe”nin getirilmesinin sakıncaları, bu olayda somut olarak bir kez daha görüldü…
İsim listesi hükümetin elinde bulunan “canlı bombalar”ın gerçek yakalanamama sebebi daha başkadır:
Silahlı terör örgütü IŞİD‘in, hükümetimizce TCK‘nun tarif ettiği gibi “terör örgütü” kabul edilmeyişi, sorunu bu noktaya taşımıştır.
AKP hükümetleri Esat’ı devirmek için akıl dışı bir proje içerisinde görev almasaydı ve hükümetimiz dünyanın en acımasız terör örgütü IŞİD‘e göz yummasaydı, durum çok daha farklı şekilde gelişebilirdi.
Türk Ceza Kanunu’na göre örgüt üyesi olmak; 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası almayı gerektiriyor. (1) Bu hüküm “canlı bomba”ların eylem yapmasını beklemeye gerek kalmadan tutuklanmalarını mümkün kılıyor zaten…
Dolayısıyla Başbakanın açıklamalarının hukuki bir dayanağı yoktur.
Bu yüzden, 102 kişinin ölümünden, doğrudan AKP hükümetini sorumlu tutabiliriz…
Diğer yandan, güvenlik güçleri, listedeki kişilerin canlı bomba olduğuna hangi kanıtlarla kanaat getirdiyse, aynı kanıtlarla mahkemeden tutuklanmalarını talep edebilir…
Ayrıza listedeki kişileri fiziki takip ve tarassut ile suçüstü yapma olanağı da vardır…
Cumhurbaşkanı için iki bin, Başbakan için bin beşyüz kişi koruma görevlendirecek yerde, 15-20 tanesini canlı bomların peşine takabilirdik…
Yasaklarla bu ihmal geçiştirilemez.
Bu tedbirlerle Ankara saldırısı kolaylıkla önlenebilirdi…
***
“DEVLET TERBİYESİ” Mİ SUÇLUYU GİZLEMEK Mİ?
Y-CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Star TV‘de katıldığı canlı yayında; Ankara saldırısında IŞİD bağlantısı ile ilgili konuştu: “İçeride konuşulanları dışarıda anlatırsam Davutoğlu zor durumda kalır… Devlet terbiyem buna izin vermediği için ‘aramızda kalsın’ dediği hiç bir konuyu dışarıda anlatmadım” dedi…
Nihai hedefi AKP ile ortak hükümet kurup, hükümette başbakan yardımcısı olarak görev almak olan ana muhalefet partisi genel başkanının, Davutoğlu’nu zor duruma düşürmesi yakışık almaz tabii ki!..
CHP’nin oylarında kayda değer bir artış olmadığına göre, (2) iktidara gelme şansı gözükmüyor.
Dolayısıyla Kılıçdaroğlu da kurtuluşunu AKP-CHP koalisyonunda görüyor…
Bu nedenle de AKP’nin IŞİD ile bağlantılarını anlatarak, Davutoğlu ile arasının açılmasını göze alamıyor…
Dersimlinin bu yaptığını “Devlet terbiyesi” ile açıklamak olanaksızdır.
Kılıçdaroğlu düpedüz suçluları koruyor!..
***
ELEŞTİRİ YASAKLANABİLİR Mİ?
Ana muhalefet partisinin genel başkanı başkentin orta yerinde, 102 masum insanı öldüren terör örgütüne yardım edenleri gizlerse, Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği de bu konuda yapılacak eleştirileri yasaklar tabi ki…
6. Sulh Ceza Hakimliğince: “Soruşturma tamamlanıncaya kadar soruşturma kapsamı hakkında yazılı, görsel ve sosyal medya ile internet ortamında faaliyet gösteren meydada her türlü haber, röportaj, eleştiri vb. yayınların yapılmasının yasaklanmasına karar verilmiştir.”
Bu ifadeye göre, 6. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararını eleştirmek de bu yasak kapsamındadır.
Asıl eleştirilmesi gereken ise “vb.” ile hangi davranışların yasaklandığıdır…
Yasaklanan davranışlar sayılmayarak, sadece “eleştiri vb. yayınlar” demek suretiyle, belirsiz bir alan toptan yasak kapsamına alınmış bulunmaktadır…
Halbuki, “soruşturmanın selametini tehlikeye düşürecek yayınlar yasaklanmıştır” denseydi, herkes yaptığı yayının, soruşturmanın selametini etkileyip etkilemediğini değerlendirerek, bir sonuç elde edebilir ve ona göre hareket ederdi…
Bu haliyle söz konusu yasak, Anayasanın yasakladığı “sansür” niteliğindedir…
Yasaların sınırlanmasına olanak tanımadığı bir hakkı, sulh hakiminin yasaklama yetkisi bulunmamaktadır.
Dolayısıyla söz konusu yasak “yok hükmünde” sayılır…
***
TERÖR ÖRGÜTLERİ ABD’NİN EMRİNDEDİR!..
Obama PKK/PYD’yi, ABD’nin “karagücü” ilan ettikten sonra, 50 ton mühimmatı Suriye’nin kuzeyinde konuşlanan örgütlere havadan attı.
ABD yetkilileri, önceleri “Araplara gönderdik” dedikleri mühimmatın, 12 saat içerisinde PYD’nin eline geçtiğini itiraf ettiler… (3)
Savunma Bakanlığı Sözcüsü Peter Cook, atılan mühimmatın aralarında karadan havaya fırlatılan “stinger füzeleri” olduğunu açıkladı.(4)
IŞİD’in elinde uçak olmadığına ve Rusya Suriye’nin kuzeyine Hazar Denizi’nden füze yolladığına göre, bu füzelerin bizim jetlere karşı kullanılacağı bellidir…
Öte yandan CIA uzmanı Henri Barkey, tehditlerini sürdürüyor:”Türkiye dikkatli davranmalı, İstanbul İstiklal Caddesi’nde bomba patlarsa ne olacak” diyerek, bundan sonra patlayacak bombaların yerlerini işaret ediyor!
Barkey, daha önce de “Şehirler havaya uçacak” demişti…
ABD ile savaş, içeride ve Suriye’de bütün şiddeti ile sürüyor…
Emperyalizmle olan bu savaşı biz kazanacağız…
***
PERİNÇEK 90 YILLIK KABUSU BİTİRDİ!..
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Türkiye’nin başında “Demokles’in kılıcı” gibi sallanan 90 yıllık kabusu sona erdirdi.
Lozan’ı tarihin çöplüğüne atmak için emperyalistlerin hazırladığı “Ermeni soykırım oyunu”nu, Ermeni Soykırımını İnkar Yasası’nı tarihin çöplüğüne atarak bozan Perinçek, gerçek bir kahraman olduğunu bir kez daha kanıtladı…
Emperyalizmin desteği ile yapılan bütün darbelerde tutuklanan Doğu Perinçek, bu kez, elindeki kelepçenin zincirini parçalayıp, diasporanın eline taktı…
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi’nde temyiz üzerine görülen davada; İkinci Dairenin verdiği karar 7’ye karşı 10 oyla onandı…
Kim ne derse desin, bu karar Türkiye için bir zaferdir!..
90 yıllık yalanın arkasına geçerek, Türkleri soykırımcı gösterip, Türkiye’yi mahkum etmek isteyen küresel güçler ile yerli işbirlikçilerinin elinden en önemli silahları alındı…
Başta “Hepimiz Ermeniyiz” diyerek, Ermenilerden özür dilenmesini savunanlar olmak üzere, taziye mesajı yayınlayan Erdoğan ve “soykırım” ısrarını sürdüren İstanbul Milletvekili Selina Doğan’ı birinci sıradan kontenjan adayı gösteren Dersimli Kemal, mosmor oldular!..
Sonuca sevinmiş gibi davranmaları bile yapmacıktır!..
Cemil Can
DİPNOTLAR:
(1) Silâhlı örgüt
Madde 314- (1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten
kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.
(2) http://www.haberler.com/sonar-in-secim-anketinde-ak-parti-tek-basina-7786429-haberi/
(3) http://www.bugun.com.tr/gundem/son-dakika-pyd-baskani-salih-1878618.html