KONUK YAZARLAR

ÖNCE KAFAMIZI…

 joe-biden-foot-in-mouth_1

ÖNCE KAFAMIZI KARIŞTIRACAKLAR ONDAN SONRA...

Anlaşılan bu sıralar Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), bütün kötülükleri anası olarak işlem görecek!..

Aydınlık’tan Mustafa Mutlu’nun kafası bayağı karışık. Sözcü’den Emin Çölaşan neler olduğunu anlayamadım diyor. ABD, IŞİD’i hem silahlandırıyor hem yok etmek istiyor diyenler de çoğaldı… Tezkereyi PKK ve IŞİD’e karşı gibi görenler de var elbette!..

Halbuki, Davutoğlu: “Tezkere çözüm sürecinin garanti altına alıyor, çözüm sürecine katkıdır” diyor…

KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, bugünlerde “Kobani” olarak adlandırılan Halep’e bağlı Ayn el Arap’ta tampon bölge oluşturulması halinde, açılım sürecinin biteceğini söyleyerek, “Savaş başlar, Çünkü tampon bölge bize yöneliktir. Rojava’nın kazanımlarını ortadan kaldıran bir güçle çözüm süreci geliştiremeyiz” ifadesini kullanmış… Bu arada “müzakere süreci”ne geçilmezse “sivil itaatsizlik” veya “gerilla” eylemlerine geçecekleri tehdidini savurmayı da ihmal etmemiştir!..

Bayık’ın “kazanım” olarak ifade ettiği Kobane; Suriye’nin Ayn el Arap ilçesini Şam’dan koparıp “kanton” ilan etmektir. “Kürt koridoru” diye tanımlanan bu yer, gerçekte petrolün güvenli bir şekilde Akdeniz’e akıtılması için önemli geçiş noktalarından biridir…

19 ayda Irak’ta 9 bin 347 sivili öldüren, 17 bin 386 kişiyi yaralayan ve 800 bin insanı da göçe zorlayan IŞİD’in önünde kaçacak delik arayan PKK’nın, bu kuru sıkı tehditlerini hiçbir şekilde ciddiye almamak gerekir.

BDP yöneticileri biraz daha temkinlidir; açılım bitti, bitecek diye ha bire bağırıp duruyorlar…

Bu arada, Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi, “açılım”a inananlar cephesinde şaşkınlık yaratacak şekilde; “eşbaşkanlık” uygulamasının hukuka aykırı olduğuna karar vermiştir!..

Daha önemlisi; Şam güney sınırımızda tampona karşı değilmiş ve IŞİD mevzilerine yapılacak hava saldırılarına da ses çıkartmayacakmış… Ama Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdat, Türkiye’nin toprakları içinde gerçekleştireceği herhangi bir askeri operasyonun “saldırı” olarak kabul edeceklerini açıklamıştır!..

Rusya ile İran ise, tezkereyi eleştirmişler, BM kararı olmadan yapılacak askeri müdahaleyi “işgal” kabul edeceklerini açıklamışlardır…

İBDA-C’nin yayın organı Adımlar dergisi, “IŞİD sen oradan biz buradan” diyerek, Türkiye’deki geleneksel İslami çizginin yerini göstermiş, IŞİD’e destek vermiştir…

Kılıçdaroğlu’nun uluslararası koalisyona peşin destek açıklamasından sonra, genel başkanını açığa düşürecek şekilde Y-CHP’nin son kararını yine Loğoğlu açıklamış: “Güvenli bölge, uçuşa yasak bölge komşuya saldırı anlamına gelir” demiştir…

PKK lideri Öcalan‘ın: “Kobani’nin düşmesi Türkiye’yi yeni bir darbe sürecine sokacaktır. Ayrıca çözüm sürecini sonlandıracaktır” şeklindeki tehdit mesajı da ilk defa TBMM’nden okunmuştur…

Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel, daha önce PKK ile savaşan komutanların, Ergenekon ve Balyoz davalarında sanık olarak yargılandığını hatırlamış ve MİT’e verilen yasal zırhı askerler için de istemiştir!..

Şantaj ve tehdidin en büyüğü ise, ABD Başkan Yardımcısı Jeo Biden‘den gelmiştir: Harvard Üniversitesi’nde verdiği konferansta; El Kaide terör örgütü de dahil olmak üzere, Suriye’de bulunan bütün terör örgütlerinin Türkiye’den finans desteği aldıklarını iddia etmiştir… Bölgedeki en büyük problemin Washington’un müttefikleriyle ilgili olduğunu ileri süren Biden; Türkiye, Suudi Arabistan ve Arap Emirlikleri’nin, Suriye devletine karşı savaşacak her güce yüz milyonlarca dolar finans ve kamyonlar dolusu silah desteği yaptıklarını dile getirerek, (1) Obama’nın beyzbol sopası yerine, bu defa Uluslararası Ceza Mahkemesi‘i göstermiştir!.. Jeo Biden gibi kurt bir politikacının, yoğun tepkiler üzerine sözlerini geri alması ve özür mahiyetinde açıklamalar yapmasını, diplomatik nezaket çerçevesinde değerlendirmek gerekir!..

***

Yukarıdaki haberleri kim okusa elbette hiç kuşku yok ki, kafası karışacaktır, karışması da gerekir!..

***

Ne olup bittiğini anlamak için biraz geriye gitmek gerekir. O zaman büyük haritaya baktığımızda gelişmeleri kolayca analiz edebiliriz. İşe, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nden (BOP) vazgeçip geçmediği sorusuna verilecek yanıt ile başlamak en doğru yoldur. Dünyanın ikinci büyük petrol rezervleri Irak’ta olduğuna göre, ABD’nin petrolü bırakıp gideceğini düşünmek biraz saflık olur. O halde, bütün gelişmeleri; sonuçta Ortadoğu petrolleri ile doğal gazının küresel güçlerin eline geçecek ve güvenli bir şekilde Akdeniz’e akıtılacak şekilde değerlendirmek gerekir… Küresel güçler, enerjinin güvenli bir şekilde akıtılması için, kendilerine göbekten bağlı, bekçi bir devlete ihtiyaç duymaktadırlar. BOP haritasında işaretlenmiş “İkinci İsrail” denen “Free Kurdistan” bu görevi yapmak üzere düşünülmüştür. Kürtleri temsil etmek iddiasında olan; Barzani, PKK, PYD gibi örgütler de bu plana evet diyerek ABD’den rol istemişlerdir… Bu gerçekleri dışarıda bırakarak yapılacak olan değerlendirmeler emperyalizmin çıkarlarına hizmet eder!..

Bu sıralar yaşanan gelişmeler, bu temel plana kısa ve uzun vadede zarar veriyorsa o hareketler desteklenebilirler

Aksi halde emperyalizmin bölgedeki piyonu olmak ve küresel güçlere hizmet etmekten kurtulmak olanaksızdır!.. Elimizdeki tek ölçüt bu olmalıdır…

Küresel güçlerin desteği ile iktidara gelmiş ve iktidarlarını sürdürebilmek için; iç hukuka göre anayasal suçlar, devletler hukukuna göre -terör örgütlerini destekledikleri için- savaş suçları işlemek zorunda bırakılmış iktidarların, daha sonra “milli duruş” göstererek, emperyalist saldırılara karşı koyması beklenemez!.. Tam aksine, tehdit ve şantajla emperyalist planlarda rol almak zorunda bırakılırlar!.. Halktan güç almayan böylesi iktidarlar, milli ordularını emperyalistlerin çıkarlarını korumak için görev verebilirler!..

Milli orduları böyle kirli savaşları sokmak, ileride vatana ihanet suçu kapsamında yargılamaya neden gösterilebilir… Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in, MİT’in PKK terör örgütü ile müzakereleri sürdürmesine sağlanan yasal zırhı, askerler için de istemesini bu bağlamda değerlendirmek gerekir!..

Genelkurmay Başkanı Özel’in, PKK’lı Milletvekili Gülten Kışanak’a haddini bildiren teğmeni çağırıp kutlaması da bu aşamada oldukça anlamlıdır… Bu kutlama, milli bir duruşu ifade etmektedir. Hükümetin baş kesen terör örgütü IŞİD önünde tutunamayan ve Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan PKK’lı teröristleri tezkere kapsamına alınması, biraz da TSK’nin bu duruşundandır!..

Dolayısıyla Erdoğan’ı, (ABD’nin baskısı ile TSK’nın duruşu arasında) iki arada bir derede kalmış gibi düşünmek pek de hatalı olmasa gerekir… Kendisinin ve partisinin siyasi geleceği bire bir bu olaylara bağlıdır…

***

IŞİD, ABD’nin BOP haritasında “Sünni Irak” olarak belirlediği coğrafyada verilen temizlik görevini yapmıştır. Şimdi sıra bu bölgenin IŞİD’ten temizlenmesine gelmiştir. ABD’nin bölgedeki müttefikleri eliyle silahlandırıp eğittiği bu cinayet örgütüne verilen temizlik görevi bittiğinde, kuşkusuz işi de bitirilecektir!.. Bunun için ABD askerleri yerine bölgedeki Sünni Müslüman ülkelerin askerleri kullanılacaktır!.. En önemli ihraç ürünü askeri olan Türkiye bu nedenle ayrı bir öneme sahiptir…

Emperyalistler temizlik harekatı ile bölgedeki Kürt güçlerini de teke indireceklerdir. Barzani, Talabani, PKK ve PYD’nin bir şekilde birbirine düşürülmesi ve sonuçta muhatap olarak bir tekinin kalması arzulanan bir durumdur. Aksi halde, bu bölgede savaşı bitirmek ve enerjinin akış güvenliğini sağlamak mümkün olamayacaktır!.. Sürekli savaş hali de küresel güçlerin işine gelmez. Bu yüzden ABD Kongresi 3 yıllık bir savaş süresi öngörmüştür!..

Emperyalistler, aynı zamanda üç yıl süreceğini öngördükleri bu savaş sırasında, dünyanın değişik Müslüman ülkesinden gelecek olan ve en çok korktukları kafa kesen IŞİD gibi “radikal” İslamcı gruplardan da kurtulmuş olacaklardır… Türklere özgü bir söyleyişle ifade edersek; “İti ite kırdırma” işini de bitireceklerdir!..

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Esat’ı düşürme inadı, onu yeni bir “Parsadan olayı” ile karşı karşıya bırakmış olabilir mi? Jeo Biden’in, Türkiye’nin terör örgütlerine finansal destek verdiği açıklamasını, Erdoğan’ın sıcağı sıcağına; “Biz hiçbir terör örgütüne destek vermedik” diyerek inkar edip yalanlaması, akla bu olasılığı getiriyor… Bu noktada, Erdoğan’ın “terör örgütü” vurgusu yapması da son derece önemlidir. IŞİD’e terör örgütü mü dedi, yoksa IŞİD terör örgütü değildir mi demek istedi, pek anlaşılamamıştır!.. Biden’ın özür dilemesinin ise hiç bir anlamı bulunmamaktadır!..

Dünya Ekonomik Forumu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’den gelen sığınmacılar için harcanan paranın 4,5 milyar dolar olduğunu söyledi. Aynı toplantıda konuşan Başbakan Davutoğlu ise 3,5 milyar dolar harcandığını söyleyerek (2) Erdoğan’ı yalanladı!.. Sığınmacılara ne kadar yardım yapıldığının elbette tutulmuş kayıtları vardır. Fakat Başbakanın örtülü ödenekten kime ne kadar para verildiğinin hesabını sorma olanağı bulunmamaktadır. Bu yüzden, fark olarak gözüken 1 milyar doların, terör örgütlerine “finansal destek” olarak kullanılıp kullanılmadığını bir tek Erdoğan açıklayabilir!.. Buna rağmen, Jeo Biden, kendinden bu kadar emin nasıl konuşabiliyor anlamak mümkün değildir!.. Bu kefere, o kadar mı içimize sızmıştır?!.. Yok daha neler…

***

Diyarbakır’da bulunan hava üssünden kalkan savaş uçakları, Suriye sınırı boyunca keşif uçuşları yapıyor ve havan mermilerinin geldiği noktalara bomba yağdırıyorlar. Bu demektir ki, Türkiye resmen bu kirli savaşın içindedir! Koca bir ülkeyi, kendisine ait olmayan bir savaşa sokmak, bu kadar basittir işte! Nasılsa karşı tarafta yabancı ajanlar cirit atıyorlar. Bize doğru bir iki füze veya bir kaç havan mermisi attılar mı, savaşın içerisindeyiz!.. Bu son tümce size de bir şey anımsattı mı acaba?..

1 Mart 2003 tarihinde reddedilen tezkereye inat, 11 yıl sonra bu defa sınırlarımızı korumak üzere yabancı askerlerin topraklarımıza çağrılmasına izin veren bir tezkere TBMM’nden geçti. 4 Temmuz 2003 günü Süleymaniye’de askerlerimizin başına geçirilen çuval ise henüz çıkarılmış değil!..

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) http://sozcu.com.tr/2014/gundem/turkiye-iside-destek-verdi-ama-simdi-pisman-615534/

(2) http://www.ulusalkanal.com.tr/stratejik-derinlik-makale,3242.html