KONUK YAZARLAR

SAKARYA “MELHAME-İ KÜBRA”SI (1)

Sakarya deyip geçmeyiniz!

Sakarya yerde sürünen bir nehir değil, Türk’ün anka kuşu gibi Osmanlı’nın küllerinden doğuşunu simgeler.

1683 Viyana kuşatmasından (2) beri devam eden geri çekiliş, Sakarya’da durdurulmuştur.

Durdurulmak bir yana, Sakarya’dan sonra ilerleyiş, o kutlu yürüyüş başlamıştır.

Milli Mücadelenin en önemli askeri olayı Sakarya Meydan Muharebesi‘dir.(3)

22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesi çoğu kişinin sandığı gibi, Sakarya (Adapazarı) ili sınırları içerisinde yapılmamıştır.

Sakarya Meydan Muharebesi Mangal Dağı‘nda (4) başlamıştır.

Ankara’ya uzaklığı ise sadece 119,5 km’dir.

Demek ki, Sakarya Meydan Muharebesi Ankara’da, Polatlı’da ve Haymana’da yapılmıştır…

***

Yunan Ordusu, 10-24 Temmuz 1921 tarihleri arasında gerçekleşen Kütahya-Eskişehir Muharebelerindeki başarılarından (5) elde ettikleri moral ile Anadolu’da ilerlemeye devam ettiler.

Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden sonra askerî mevcudunun ve silah gücünün önemli bir kısmını kaybetmiş olan Türk ordusu, Sakarya Nehri’nin doğusunda, yaklaşık olarak 100 km genişliğinde bir cephe hattında toplamıştır.

23 Temmuz – 5 Ağustos 1921 tarihleri arasında oldukça sıkıntılı günler geçiren Türk tarafı, Mustafa Kemal Paşa’yı 5 Ağustos 1921’de TBMM’de kabul edilen 144 sayılı kanun (6) ve geniş yetkilerle donatarak üç aylık süre ile Başkomutanlık görevine getirmiştir.

O günlerde yerli işbirlikçiler ile 5. Kol’u bugünkü gibi yine faaliyetteydi.

Fesli Kadir’in kaynağı Dr. Rıza Nur ile diğer muhalif mebusların eleştirileri (7) için “yapıcıydılar” demek mümkün değildir.

7 nolu dipnotu okumadan bir yere gidemezsiniz!

Sonunda Müdafaa-ı Milliye Vekili ve Heyet-i Vekile Reisi Fevzi Paşa gizli oturumda kürsüye çıktı:

Cephede ve cephe gerisinde artan bozguncu faaliyetlerin önlenmesi için Kastamonu ile Konya’da iki İstiklâl Mahkemesi kurulmasını teklif etti.

Teklif kabul edildi… (8)

***

Büyük Millet Meclisi’nin yetkilerini üç aylığına üzerine alan Mustafa Kemal Paşa, orduyu personel, silah, malzeme ve araç-gereç bakımından güçlendirmek için 7-8 Ağustos 1921’de “Tekâlifi Milliye Emirleri”ni (9) yayımladı.

Ordu, kesin zaferle sonuçlanacak acımasız bir savaşa hazırlanmaktaydı.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Sakarya Meydan Muharebesi öncesinde cephe faaliyetleriyle ilgilenirken üzücü bir kaza da geçirdi.

Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ile 12 Ağustos 1921’de cephe durumunu yakından görmek, sevk ve idarede daha etkili olmak amacıyla Ankara’dan Polatlı’ya hareket etmişlerdi.

Cepheye varınca savunma mevziinin rahatça görüldüğü Polatlı güneyindeki Karadağ’a çıktılar.

Buradan arazi ve mevzi durumunu görüp inceledikten sonra geri dönmek üzere atına bindiği sırada, atın ürkmesi nedeniyle düşerek Mustafa Kemal Paşa’nın bir kaburga kemiği kırılmıştır.

Doktorların karşı çıkmasına rağmen, kaburgası kırık vaziyette başkomutanlık görevini yerine getirmekte asla tereddüt etmemiştir.

Savaşacak kuvvetler denk değildi. (10)

Başkomutan, cephe komutanlarının da fikrini aldıktan sonra Sakarya’yı bir engel olarak öne alıp, savunmayı “oynak” olarak idare etme kararı aldı.(11)

***

Bu savaşa kadar savunmalar; orduların bir hat üzerinde yerleştirilmesi, bu hatta başarılı olunamazsa, hep birlikte geride başka bir hatta çekilme biçiminde cereyan etmişti…

Bu defa Mustafa Kemal Paşa, 26 Ağustos 1921’de “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” emrini vermiş, böylece hat taktiği bırakılarak çekilmek zorunda kalan birliklerin tutunabildikleri ilk yerde savunmaya devam etmeleri, diğerlerinin ise bulundukları mevzileri bırakmamaları sağlanmıştır.

Mustafa Kemal Paşa’nın yönetiminde dünya harp tarihine “en uzun meydan muharebesi”, Türk İstiklal Harbi tarihine de “subay muharebesi” diye geçen Sakarya Meydan Muharebesi, aralıksız 22 gün devam etmiş ve 13 Eylül günü Yunanlıların Sakarya Nehri’nin batısına atılmasıyla sona ermiştir…

***

Sonrasını biliyorsunuz:

Sakarya Meydan Muharebesi sonunda, askerî harekât yön değiştirmiştir.

Bu muharebe sonuna kadar “stratejik savunma” yapılırken Sakarya’dan sonra “stratejik taarruza” dönülmüştür.

Sakarya Zaferi, Büyük Taarruz (26 Ağustos 1922) ve Başkomutan Meydan Muharebesi’nin (30 Ağustos 1922) hazırlıkları için gerekli zamanı kazandırmıştır.

Sakarya Zaferi’nden sonra vefa duygusu ile dolu olan Türk milleti, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya TBMM aracılığıyla 19 Eylül 1921 tarihinde Gazi unvanı ve Mareşal rütbesini vermiştir.

Sonra mı?

Sonrasını da biliyorsunuz:

Amansız bir takip başlamış, İzmir’e kadar devam etmiştir…

***

Denebilir ki, açıkça dillendirmeseler de İtilaf devletleri Sevr Anlaşması’nın tarihin çöplüğüne atılacağını Sakarya Meydan Zaferinden sonra kabullenmişlerdir… (12)

Bu yüzden Sakarya Zaferi ,Milli Mücadele’nin en önemli askeri olayı olarak kabul edilmektedir…

Kutlu olsun!..

Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silâh arkadaşlarının manevi huzurunda minnet, saygı ve şükranla eğiliyorum.

Son nefesime kadar da eğilmeye devam edeceğim…

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR:

(1) Melhame-i Kübra, “İslam eskatolojisi”ne  göre ahir zamanda gerçekleşecek “apokaliptik”  bir büyük savaştır. Melhame i-Kübra’nın insanlık tarihinin en acımasız savaşı olacağı tahmin ediliyor. Genellikle Hristiyan eskatolojisindeki “Armageddon Savaşı”na tekabül eder ve Deccal’in ortaya çıkmasından hemen önce gerçekleşir.

Eskatoloji: Dünya yaşamının sonu ve öte dünya yaşamını araştıran bilim dalının genel adıdır.

Apokaliptik: Dünyanın sonunun, kişinin kendi yaşamı içinde bile yakın olduğu inancıdır.

Armageddon Savaşı; Eski düzenin yeryüzüne çevre kirliliği, türlerin yok edilmesi, savaşlar, terör gibi çeşitli şekillerde verdiği tahribatı engellemek ve Dünya üzerindeki düzeni ve yaşamı insanlar için yaşanabilir kılmak amacıyla tamamen yenilenmek amacıyla yapılan son savaştır.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Melhame-i_K%C3%BCbra_(B%C3%BCy%C3%BCk_Sava%C5%9F)

(2)Kanuni Sultan Süleyman döneminde, 1529’da yapılan ve başarısızlıkla sonuçlanan Birinci Viyana Kuşatması’ndan 154 yıl sonra, bir kez daha ve aynı hatalarla tekrarlanan IV. Mehmet dönemindeki İkinci Viyana Kuşatması, artık Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa devletleri karşısında eski güç ve görkemini yitirmiş olduğunu açıkça göstermiştir.”

https://www.msb.gov.tr/Content/Upload/Docs/askeritariharsiv/26_tskt_ikinci_viyana_1683_c3_k4_ek.pdf

(3) https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/sakarya-meydan-muharebesi-23-agustos-13-eylul-1921/PDF

(4) Mangaldağı, Sakarya nehrinin 40 km doğusunda Haymana İlçesi‘nin 25 km güneyindedir.

https://kulturenvanteri.com/tr/yer/mangal-dagi-sehitligi/#17.1/39.215912/32.456726

(5) “14–18 Temmuz günlerinde Kütahya-Nasuhçal mevzilerinde çok şiddetli çarpışmalar olmuş, Yunan ordusu Kütahya’yı ele geçirmiştir. Kütahya’nın Yunan ordusunun işgaline uğramasıyla Türk ordusunun oluşturduğu savunma hattı bozulmuştur. Hem yeni bir savunma hattı oluşturmak hem de personel ve lojistik bakımdan üstün durumda olan Yunan kuvvetleri karşısında bu mevzilerde kesin bir sonuç elde edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine geri çekilmenin uygun olacağı düşünülmüştür. Böylece Kütahya’nın batısındaki ve güneybatısındaki Türk birlikleri cephenin önemli noktalarında Yunan ordusu ile ilişkiyi sürdürecek keşif kolları bırakarak geri çekilmeye başlamışlardır. Türk ordusunun geri çekildiğini gören halk büyük bir üzüntü yaşamıştır.”

https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/kutahya-eskisehir-muharebeleri/

(6) https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.144.pdf

(7) https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2442448

(8) TBMM. ZC. I/11, s. 349-354

(9) Tekalif-i Milliye Emirleri,

https://www.tesud.org.tr/makaleler/tekalifi-milliye-emri-milli-vergiler-emri-36

(10) Türk kuvvetlerinin durumu şöyledir: 96.326 er, 5.401 subay, 54.572 tüfek, 825 makinalı tüfek, 196 top, 1.309 kılıç, 32.137 hayvan, 1.284 araba ve 2 uçak.

Yunan kuvvetlerinin durumu da şöyledir: 120.000 er, 3.780 subay, 57.000 tüfek, 2.768 makinalı tüfek, 386 top, 1.350 kılıç, 3.800 hayvan, 600 adet 3 tonluk kamyon, 240 adet 1 tonluk kamyon, 18 uçak.

(11) Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlık görevine getirilmesinden sonra Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile Kolordu Komutanları arasında 15 Ağustos 1921 tarihinde bir durum değerlendirmesi yapılarak sonuç Başkomutana sunulmuş, böylelikle bir harekât planı ortaya çıkmıştır. Türk ordusu, 100 km’ye ulaşan cephe genişliği ve 25 km’ye yakın bir derinlik içerisinde arazinin önemli noktalarına yerleşerek ve Sakarya’yı bir engel hâlinde önüne alarak savunmayı oynak olarak idare etme kararını almıştır.

(12) “Sakarya Zaferi’nden bir ay sonra, 13 Ekim 1921 günü Bolşevik Hükûmetinin aracılığıyla Ankara Hükûmeti ile Güney Kafkas Cumhuriyetleri arasında Kars Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmayla; Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan daha önce yapılan Moskova Antlaşması’nı kendileri için de geçerli saymışlardır. Böylece Türkiye’nin doğu sınırları kesinlikle güvenlik altına alınmıştır.

Fransa, Sakarya Zaferi’nden sonra bekle – gör tutumunu bırakarak İtilaf Devletleri’nden kopmuş ve TBMM Hükûmeti ile 20 Ekim 1921’de Ankara Antlaşması’nı imzalamıştır. Bu antlaşma ile Fransa tarafından Hatay-İskenderun dışında bugünkü güney sınırımız tanınmıştır. Güney Cephesi güvenlik altına alındığından oradaki Türk birlikleri de Batı Cephesi’ne kaydırılmıştır.

Batı Anadolu’daki Yunan egemenliğini hiçbir zaman kabullenemeyen İtalyanlar ise Sakarya Zaferi’nden sonra 1921 yılı sonuna kadar işgal ettikleri yerleri boşaltmışlardır.

Sakarya Zaferi, İngiltere’yi de TBMM Hükûmetini tanımaya zorlamış ve 23 Ekim 1921’de “Tutsakların Serbest Bırakılması Anlaşması” yapılmıştır. Anlaşmaya göre; İngilizler ellerinde bulunan Birinci Dünya Savaşı tutsağı Türk komutanları ile Malta Adası’na sürdükleri Türk devlet adamları ve aydınlarını, Türkler de Mustafa Kemal Paşa’nın tutuklattırdığı Anadolu’da bulunan İngiliz uyrukluları serbest bırakmışlardır.

2 Ocak 1922’de Türkiye-Ukrayna arasında bir dostluk antlaşması imzalanmış, bu antlaşma ile Ukrayna’nın yanı sıra Türkiye ile Sovyet Rusya arasında yakın dostluk ve temas geliştirilmiştir.

Sakarya Zaferi, İtilaf Devletlerinin Yunanlılara güvenini azaltmış, bu devletler Sevr Anlaşması ile kendilerine sağlanan çıkarları tekrar silahlı çatışmalara girmeden diplomasi yoluyla koruma çabası içine düşmüşlerdir.

İtilaf Devletleriyle yapılan bu siyasi anlaşmalar Sevr Anlaşması’nın da geçerliliğini yitirmesi sonucunu doğurmuştur.

Türk ordusunun Sakarya Meydan Muharebesi’ni kazanması, Yunan dış politikalarında da köklü değişikliklere sebep olmuştur. Sakarya’dan sonra, Yunanlıların “Ankara’nın alınması” ve “Büyük Bizans’ın kurulması” gibi düşleri Sakarya’nın sularına gömülecektir. Hatta, Batı Anadolu’daki isteklerini bile unutmuş görünüp bu kez yerli Rumların kuracağı bağımsız bir “İyonya Devleti” görüşüne ağırlık vererek, Avrupa’da bu görüşe destek arayacaklardır. Milli Mücadelenin en önemli askeri olaylarından biri olan Sakarya Zaferi ile, 1683 Viyana kuşatmasından beri devam eden Türk çekilişi burada durdurulmuş, bundan sonra Türk ilerleyişi başlamıştır.”

(Harp Akademileri Komutanlığı’nda öğretim üyeliği, Brüksel’de NATO SHAPE Karargâhı’nda Kuvvet Geliştirme Proje Subaylığı ve Plan Prensipler Daire Prensipler Şube Kısım Amirliği, Genelkurmay Strateji ve Plan Daire Strateji Şube Proje Subaylığı, Avrupa Grubu ve Nükleer Şube Plan Kısım Amirliği ve Şube Müdürlüğü, Genelkurmay Antlaşmalar Dairesi Antlaşmalar Şube Müdürlüğü, 9. Piyade Tümeni Topçu Alay Komutanlığı, 3. Ordu Harekât Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı görevlerinde bulunan Orgeneral Orhan Öney‘e yararlandığım çalışmalarından ötürü sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. CC )

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir