“YAŞAMA HAKKI”MIZ RİSKE GİRİYOR!..

Reis, sonunda “hukuk reformu” dedi.

Milyonlar dikkat kesildi.

Devletin “adaletle” yönetilmediğinin ikrarıdır.

İktidar ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli bir tuhaf adam.

“Dava arkadaşı” (!) Alaattin Çakıcı’yı göreve çağırdı:

Çakıcı, Kılıçdaroğlu’na arka arkaya iki mektup yayınlayarak, Türkiye’yi ayağa kaldırdı.

Nedendir bilinmez, bu defa Kılıçdaroğlu, uyarılara kulaklarını tıkadı; bir “mafya babası” olan Çakıcı’yı muhatap aldı.

Twiter’in yayından kaldırdığı o mektuplar gerçekten rezaletti:

Çakıcı, “seni fasulye sırığı ile tanıştırırım” tehdidi ile başladığı kaldırım seviyesindeki mektubunda: Adi, şerefsiz, bölücü, dürzü, köpek, Türk düşmanı, Hacivat dedikten sonra, “seni bakla kazığı ile tanıştırırım” diyerek, çubuğu kazığa çevirdi…

“Mafya babası” bu mektubunda, daha önce aynı düzeyde hakaretler ettiği R. T. Erdoğan ile Devlet Bahçeli’den özür dilemeyi de ihmal etmedi…

Yetmedi…

***

Ardından; sahneyi FETÖ konusunda yanıldığı için “bana ahmak diyebilirsiniz” diyen, kimilerine göre “AKP’nin vicdanı” kabul edilen, AKP’nin kurucularından, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (CYİK) Üyesi Bülent Arınç aldı.

Bu defa ne ağladı ne sızlandı!

Doğrudan konuya girdi:

Osman Kavala’nın “hukuksuz” olarak hapiste tutulduğunu söyledi.

“Apo’nun heykelini dikme” sözü veren eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Devran” isimli kitabını okumamızı önerdi.

“Değişeceksiniz” dedi…

Arınç’ı diğer CYİK Üyesi Cemil Çiçek takip etti; o da benzer açıklamalar yaptı.

O da yetmedi…

***

İyi Parti’nin ağır toplarından Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın partiden ihracı, İsmail Koncuk’un partiden istifa etmesi yeterince tartışılamadı.

Hâlbuki Özdağ İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’yu FETÖ’cü olmakla suçlamıştı.

Millet İttifakı’nın olmazsa olmazı İyi Parti’nin tabanı iyice sarsıldı…

Yetmedi…

***

CHP’nin ise, HDP ile bölücü bir “anayasa çalışması” yaptığı ortaya atıldı.

Y-CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ortada bir “anayasa çalışması yok” diyerek kendisini yalanladı.[1]

Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, “Anayasa Başkanı” olarak böyle bir çalışmanın yapıldığını kabul etti.[2]

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kağan Salıcı araya girdi:

“HDP ile anayasa çalışması yapılabilir” dedi…[3]

Bu tartışmalar dahi gerçek gündemi arka sıralara itemedi…

***

Çünkü gerçek gündem, halkın sağlığıdır.

Hiçbir konu insanların “yaşama hakkı”nı[4] tehlikeye atan olayların önüne geçemez!

Halkın sağlık sorunu “ihmal” edildiğinde, en temel hakkımız olan “yaşama hakkı”mız “ihlal” edilmiş olur.

Basına yansıyan haberlerden öğrendiğimize göre; ilk etapta gelen aşı 1 milyon 350 bin doz, ikinci etapta bu sayı 2 milyona çıkacakmış.[5]

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çin’den 10 milyon dozdan fazla aşı alacaklarını ve aralık ayında aşılamaya başlayacaklarını söyledi.[6]

Demek ki, ancak 12 milyondan fazla yurttaş aşılanmış olacak.

Bu kişiler hangi kriterlere göre nasıl seçilecektir?

Grip aşısının dağıtımında yaşadıklarımızı, Covid-19 aşısında da yaşayacak mıyız?

Aşı almak için yeterince paramız var mı?

Aşılanamayacak olan 71 milyon insan “sürü bağışıklığı” yöntemi ile baş başa mı bırakılıyor?

İşte asıl tartışılması gereken konular bunlardır…

***

Gelin Türkiye gerçekleri ile önce biz yüzleşelim:

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye’nin dış borcu 129.6 milyar dolardı.[7]

2020’nin ilk çeyreğinde, brüt dış borç stokumuz 431 milyar dolar olarak açıklandı.[8]

AKP’nin iktidarda olduğu dönemlerde dışarıdan gelen para 301.4 milyar dolardır.

Özelleştirmelerden elde edilen gelir 64.9 milyar dolar.[9]

2000-2019 dönemindeki 20 yılda; devlet cari fiyatlarla 2.32 trilyon dolar (5 trilyon 283.8 milyar lira) vergi toplandı.[10]

Yollar, köprüler, barajlar, havalimanları gibi büyük yatırımlar; yap-işlet-devret modeli ile Devletin Hazinesinden bir lira harcanmadan -Devlet garantili- olarak yaptırıldı.

20 yılda toplanan 2.32 trilyon dolar verginin sadece 590.5 milyar doları faize gitti.[11]

Bugün itibari ile Merkez Bankasının; “swaplar” hariç, net döviz rezervinin eylül ayında 39,6 milyar dolar ekside olduğunu belirtti.[12]

Rakamlar böyle…

İşin özeti: Paramız yok!..

Bu paraların ne olduğunu Türk halkı sormuyorsa, ben de sormuyorum,

Ben parasızlık yüzünden halkın sağlığının tehlikeye atılmasını da kabul etmiyorum…

***

Çözüm vardır:

4 hafta sokağa çıkma yasağı koyulsun; 83 milyonu izole edilsin.

Kim hastadır, kim “vaka” (!) ortaya çıksın.

Sağlık ekipleri o kişilere yönelsin.

Aşılar, doğru kişiler için kullanılsın.