KONUK YAZARLAR

“SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI”NI SOKAĞA ÇIKARAK KUTLADIK

Paramız yok!

Paralar ne oldu?” sorusunu sormuyor, cevap da aramıyoruz.

Zamanı değil!

Bu yüzden 2-3 haftalık “genel karantina” uygulayamıyoruz.

Para basıp halka dağıtarak, evde kalmalarını sağlama seçeneğini de devre dışı.

Bunun da nedenini sorgulama zamanı değil tabii!

Ne kalıyor geriye:

Hem üretime devam edeceğiz hem de “evde kal” komutuna riayet edeceğiz!

Üretime devam edeceğiz ki, ekonomimiz çökmesin.

Evde kalacağız, sağlık sistemimiz çökmesin.

Sağlık sistemimiz çökerse; solunum cihazı takmak suretiyle hayatı kurtarılabilecek pek çok insanın kaybedilmesine seyirci kalabiliriz.

Bunun vicdani sorumluluğu sağlık sisteminin çökmesine neden olanların üzerinde kalacaktır elbette.

Sağlık sistemimiz çalışır halde kalır da salgın kontrol altında yayılırsa, bu belayı en hafif şekliyle atlatabiliriz.

Bunun hayati önemde ikinci bir yararı daha var:

Zaman ne kadar uzun tutulabilirse o kadar iyi.

Geçecek zaman içerisinde; bilim adamları Covid-19’a etkili olacak aşıyı bulabilirlerse, bağışıklık sistemi zayıf olan pek çok kişinin hayatı kurtulacaktır.

Hayatı kurtulacak olanların sayısının ne kadar olduğunu kimse bilemez.

Geçmişte yaşanan salgınlara bakarak sadece bir tahminde bulunulabilir, o kadar.

O halde; ilk öncelikli işimiz sağlık sistemini ayakta tutmaktır…

***

Olayları bu çerçevede değerlendirmek gerekir.

Cuma gece yarısı konulan iki günlük sokağa çıkma yasağını eleştirmek en kolay iştir.

Zaten İçişleri Bakanı Soylu, bütün eleştirileri ve tepkileri kabul ettiğini söyleyerek sorumluluğu üzerine almıştır.[1]

Sokağa çıkma yasağı başlamadan iki saat önce alış-veriş yapmak amacıyla sokağa çıkan vatandaşları şeytanlaştırmaya gerek yoktur!

14 gün kendilerini karantinaya almakla bu hatalarını telafi edebilirler.

Eğer bunu yapmazlar da virüsü insanlara bulaştırmaya devam ederlerse, sağlık sisteminin çökmesine sebebiyet verirler, o zaman da can kayıplarından onlar sorumlu olurlar.

Yasal olarak takip edilmeleri imkânsız olsa da vicdani sorumlulukları ile baş başa kalacakları kesindir…

***

Sağlık sisteminin çökmesi söz konusu olmazsa, o zaman bu hatalı davranışı bile doğru bir şekilde yönetmek olanaklıdır:

Bu defa “topluluk (veya ‘sürü’) bağışıklığı” (community (or ‘herd’) immunity)[2]  olarak bilinen yöntem denenir.

Bilim insanları Covid-19’a karşı etkili olacak aşının bir yıldan önce kullanılamayacağını söylediklerine göre, bu süre içerisinde “Coronavirüs” ile er ya da geç tanışacağız demektir.

Önemli olan, virüs bulaşan insanların ihtiyaç duydukları sağlık yardımlarının verilebilmesidir.

İster “aşılama” ile ister “sürü bağışıklığı” ile korunma gerçekleşsin, bir an önce bu beladan kurtulmamız gerekir.

Yeter ki, kriz yönetimi krize girmesin!..

***

O halde:

·         Felaket tellallığı yapmaya gerek yok,

·         Bu olayı fırsat bilerek, “milli birlik ve beraberliği” zedeleyecek açıklamalarda bulunanlara değer vermeyelim,

·         Bu olaydan yararlanarak; “iktidarı değiştirmek” olanaksız olduğuna göre, sabah-akşam yöneticilere muhalefet yapma yerine, krizin bir an önce sona ermesi için görevlilere yardım etmek ve halka soğukkanlı davranmalarını tavsiye etmek en doğru davranış biçimi olacaktır,

·         Sağlık sistemi çökmediği için –ki, gerçek durum ancak 2-3 hafta sonra ortaya çıkacaktır- sokağa çıkan yurttaşlarımızı “şeytanlaştırma”nın da kimseye bir faydası olmayacaktır,

·         Bu fırsattan yararlanarak; her olumsuz olaydan bir ders çıkartma yeteneğimizi daha da geliştirmeliyiz,

·         “Sokağa çıkma yasağını sokağa çıkarak coşkulu şekilde kutladık!” şeklindeki kaliteli ve öğretici esprilerle ruh sağlığımızı korumaya devam etmek hepimize iyi gelecektir,

·         Her akşam aşağı yukarı aynı şeyleri tekrar eden uzmanların, “vaaz”larını ne kadar az dinlersek, bağışıklık sistemimizin o kadar güçlü kalacağını düşünmekteyim…

Sağlıklı güzel günler diliyorum…

Av. Cemil Can

“İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz.”
  (N.H.R.)


[2] Topluluk (veya “sürü”) bağışıklığı (Herd immunity): Daha önceki enfeksiyonlar veya aşılama yoluyla bir nüfusun büyük bir kısmının bir enfeksiyona karşı bağışık hale gelmesiyle meydana gelen ve böylece bağışık olmayan bireyler için de bir koruma önlemi sağlayan bulaşıcı hastalıklardan dolaylı bir koruma şeklidir.