• HAS(TIR)INIZ!..

    Hükümet, TSK’yı demir kafese kapatan ve Cumhuriyete yürekten bağlı aydınları müebbet hapse mahkum eden “bağımsız yargı”nın kararlarını artık tanımıyor! Başbakan Erdoğan, vaktiyle o davaların “savcısı” olmakla övünüyor ve “Bırakın bağımsız yargı çalışsın” diyordu. Şimdi aynı yargı, gelen bir ihbar üzerine Suriye’deki muhaliflere silah götürdüğü iddia edilen MİT’e ait TIR’ı, arayamıyor bile. MİT görevlileri yükün “devlet sırrı” olduğunu açıklamış. Çiçeği burnunda İçişleri Bakanı Efkan Ala, yükün Irak’taki Türkmenlere gönderilen “insani yardım malzemesi” olduğunu açıklamış! İnsani yardım malzemesi “devlet sırrı” olamayacağına göre, bunlardan biri yalan söylüyor. Demek ki, zamanında yetişebilselerdi, Halk Bankası Genel Müdürü’nün evinde bulunan dolar dolu ayakkabı kutuları ile, bakan çocuklarının evindeki para kasalar içerisindekiler için de “devlet sırrı”dır diyerek kimseye göstermeyeceklerdi!.. Asıl acı olan,…

  • YOLSUZLUK VE RÜŞVET!..

    2010’da yapılan Anayasa referandumuna bugünleri yaşamamak için “hayır” demiştik. O değişikliklere “evet” deyince; ordumuza “kumpas” kurulabilir, yargı yürütmenin denetimine geçip adalet ortadan kaldırılabilir, iktidarı denetleyen -Sayıştay gibi- kurumlar işlevsiz hale getirilerek yolsuzluk ve rüşvet tavan yapabilir demiştik. Hatta yabancı güçlerin desteği ile iktidara gelen AKP, diyet borcunu ödemek için ulusal çıkarlarımızdan olmadık tavizler verebilirdi. Yıllardır yan yana yaşadığımız komşularımızla, sudan sebeplerle düşman hale getirebilirdik. Zorunlu olmadığı halde Telekom ve Tekel gibi kar eden milli kuruluşlarımız yok pahasına yabancılara satılabilir, yandaşlara peşkeş çekilebilirdi… Dışarıdan aldığımız borçlar, halkın yararlanacağı yatırımlara dönüştürülme yerine, yandaşlara kredi olarak verilerek, bir avuç insanın zenginleşmesi sağlanabilirdi. Bu yolla iktidar kendi zenginlerini yaratıp, borçları her zamanki gibi yoksul…