KONUK YAZARLAR

SÖYLEMEDEN GEÇEMEM!..

 

Ne yalan söyleyeyim; hayranı değilim o adamın.

Takipçileri arasında da yokum, çok şükür.

Bravo” diyeceğim sözlerin onun ağzından çıkmayacağına yüzde bin eminim.

O bakımdan, gözümüzün içerisine bakarak yalan konuşacağını anlayabiliyorum…

***

Haberi Anadolu Ajansı’ndan öğrendim.

8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın ölüm yıldönümü nedeniyle bir “twit” atmış.

Utancımdan yerin dibine girdim.

Bir adam bu kadar mı cahil olur diye kendi kendime söylendim.

Hayır hayır, cehaletle ilgisi yok bunun.

Ondaki bilinçli bir hainlik ve pişkinliktir.

Ulu Önderimiz Atatürk’ün fikirlerini ve hatırasını sıradanlaştırmakla görevli olduğuna kuşkum yoktur.

Küresel güçlerin elemanı olduğu her halinden bellidir.

Asıl zoruma giden:

İhanet görevini Atatürk’ün koltuğunda oturarak yapıyor olmasıdır.

Bir de gözlerinin içerisine bakarak yalan söylediği milyonların mağduriyeti…

***

Aynen şunları yazmış Anadolu Ajansı:

“Demokratik siyasi yaşama daima bağlı kalan, devletin kurum ve kurullarını önemseyen, devlet yönetiminde planlamaya ve liyakate önem veren örnek bir siyaset ve devlet adamı” olduğunu vurgulayarak, “8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ı aramızdan ayrılışının yıl dönümünde, saygı ve rahmetle anıyorum.” ifadelerini kullandı.[1]

Demek, Turgut Özal; demokratik siyasi yaşama daima bağlı idi.

Demek, devletin kurum ve kurullarını önemserdi.

Demek, liyakate önem verirdi.

Demek, örnek bir siyaset ve devlet adamıydı!

Öyle mi?

Senin örnek aldığın siyasetçinin Turgut Özal olduğu baştan belliydi…

Bunu biz biliyorduk da arkadaşlarımıza anlatamadık bir türlü…

***

Sakın, Mustafa Kemal Atatürk’ü ve İsmet Paşa’yı örnek alırsın!

Sakın, Ecevit’i, Baykal’ı ve daha onlarca katıksız Cumhuriyet Halk Partiliye benzemeye çalışırsın!

Sakın ha!..

Senin idolün Seyit Rıza ile Şeyh Sait’tir belli…

***

Örnek aldığın, devletin kurum ve kurallarını önemserdi dediğin o siyasetçi:

Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz” demişti,[2] biliyor musun?

Senin için bunun bir önemi mi var “Bay Kemal”!..

Federasyonu tartışalım” diyerek bölücülüğü başka bir boyuta taşıyan da Özal’dı.[3]

Tıpkı, senin “ Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını mutlaka getireceğim[4] diyerek yolundan gittiğin gibi biriydi…

Tıpkı, senin Hakkâri Mitingi’nde  “Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekinceleri kaldıracağız[5] dediğindeki kadar gözü kara bir adamdı…

Örnek aldığın Özal var ya:

Benim memurum işini bilir[6] sözleri ile siyasi tarihe geçmiştir.

Saygı ve rahmetle andığın 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal:

Köprüleri, kamu kuruluşlarını satacağım[7] diyerek özelleştirmeleri başlatan; Atatürk’ün “Karma Ekonomik Sistemi”ni dinamitleyen, liberal ekonomiden yanaydı.

 Hayranlık duyduğun o siyasetçi:

Ben zenginleri severim[8] diyerek ait olduğu sınıfı her zaman sahiplendi…

Liyakate önem verirdi dediğin özal, “prensleri”ni [9] ABD’de yetişmişlerden seçti ve devletin en önemli yerlerine yerleştirdi; Gülen Hareketi onun döneminde olabildiğince palazlandı…

***

Bundan sonraki sözlerime; “Hiç kusura bakma” gibi kibarlık budalalarının cümlesi ile giriş yapmayacağım.

Doğrudan söylüyorum işte:

Seni hiç ama hiç sevmiyorum Kemal Kılıçdaroğlu.

Saygı da duymuyorum elbette…

Utanmadan, sıkılmadan, arlanmadan kendini; “Dersimli Kemal’im ben[10] diye tarif ettin ya, Davutoğlu ve Babacan ile benzerliklerinizi yüzde 99  olarak tespit edip savundun ya[11]!..

Ben sana daha ne diyeyim Kılıçdaroğlu?!..

***

Sen değil miydin AKP’li 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü yeniden cumhurbaşkanı adayı yapmak için olmadık manevralar yapan;  sen değil miydin “Çankaya’nın noteri” olarak anılan bu zat için:

Kendisine her zaman saygım var… Abdullah Gül büyük ölçüde tarafsız bir Cumhurbaşkanlığı yürüttü[12] diyerek halkı kandıran…

Bu yüzden sana zerre kadar saygım kalmadı…

***

Olası CHP iktidarında; tarikatlarla “al takke ver külah” olan, 24 Ocak Kararları’nın mimarı, aynı zamanda Turgut Özal’ın yakın arkadaşı[13]  ve küresel güçlerin bir numaralı adamı Kemal Derviş’e, Türk ekonomisini teslim edeceğini[14]  dahi söylemene rağmen uyanmadık Kılıçdaroğlu!..

Asıl suç bizdedir, biz seni hak ettik!..

PKK’nın Meclisteki siyasi uzantısı olan HDP’nin Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, tahliye edilmesi için olmadık şaklabanlıklar yaptın; kamuoyu oluşturmak için eşini bile bu iş için alet ettin,[15]  de biz bir türlü ayıkamadık…

FETÖ’nün kalemşorları Nazlı Ilıcak ile Altan kardeşleri, arkadaş kabul edip[16]  bağrına bastın, bunda dahi bir hikmet aradık…

Kim ne derse desin, biz seni fazlasıyla hak ettik Kılıçdaroğlu…

***

Çoğu zaman “dublör” kullandın; eşine Dersim İsyanı’nın bastırılmasını “katliam” olarak değerlendirmesini söyleten;  CHP’li gençlere “Hepimiz Seyit Rıza’yız[17] dedirten sendin.

Ben bu olayların mağduruyum ne diye özür dileyim” diyerek, dolaylı yoldan Atatürk ve İnönü’yü katliam yapmakla suçladın,[18] biz uyumaya devam ettik…

Buna rağmen, Atatürk’ün koltuğunu altına sürdük.

Bize ne yaparsan azdır Kılıçdaroğlu…

***

Baykal’a kurulan “kaset kumpası”nın üzerine gitmedin; tam aksine bu olaydan yararlanarak CHP’nin ele geçirilmesinde rol aldın; CHP’nin kapatılmasını isteyenleri yönetime taşıdın[19]

Parti içi demokrasiyi getireceğim” diye söz vermene rağmen, “tek adayla kongreleri yapma[20] saçmalığını dayattın; biz aval aval baktık Kılıçdaroğlu!..

Partide tam bir “tek adam rejimi-tiranlık” kurdun; Atatürkçü-Ulusalcı ne kadar partili varsa, fırsatını bulup kapının önüne koydun[21]

Kurbanlık koyunlar gibi öylece seyrettik Kılıçdaroğlu…

***

Sen ve ekibin CHP’nin başında bulundukça, AKP’nin iktidardan düşürülmesinin imkânsız olduğunu bildiğin için, Cumhurbaşkanlığına aday olmadın; ya “ekmek için Ekmelettin”i bulup “çatı adayı” yaptın[22]  ya da Muharrem İnce’yi[23] kullanıp, rakibin olmaktan çıkarttın…

Öyle olmadı mı Kılıçdaroğlu…

***

Anlaşıldı ki, bütün hedefin Recep Tayyip Erdoğan’dan boşalan BOP Eş başkanlığına konmaktı; başarı ise bunu da başardın!..

Bir başarın daha var tabii ki:

Atatürkçü özgür CHP’lilerden binlerce “kapıkulu” yarattın!..

***

Kapıkulların, yukarıda işaret ettiğim ve kanıtlarını dipnotlara özenle yerleştirdiğim olayların hiçbirine itiraz edemezler!

Onlara ne içirdin bilemem; bildiğim tek şey sana da itiraz edemezler…

Kurtuluş için kimi beklerler, onu da diyemezler…

Ne kadar ilginç değil mi?

Kapıkullarınıza:

Aldatıldınız beyler, siz de Atatürk ile aldatıldınız” diyenlere, fena halde kızıp köpürürler…

Bu zaafları yüzünden, ne Türkiye’de iktidarı ne de CHP’de yönetimi değiştirebilirler…

Hal böyle olunca, onlar rüya âleminde gezinmeye devam edecekler, biz de Yılmaz Özdil’in “Atı alan Üsküdar’ı böyle geçti[24] başlıklı yazısı ile özetlediği Cehennem ’de…

Bir ara sana inandığım için lanet olsun!..

Av. Cemil Can

DİPNOTLAR