KONUK YAZARLAR

“PARTİMİ” BULDUM!..

20 Haziran 2021

Yoksa halim dumandı!

Haftalardır ben de iktidar ve yandaşları gibi aynı konuya kafa yoruyorum.

İnanın ne olur; bu defa şaka yapmıyorum!

Mafya Lideri Sedat Peker’in oluşturduğu gündemi, ne yaparız da alt sıralara doğru iteriz diye düşünüp düşünüp duruyorum.

Muhalif basın; işini gücünü bırakmış, sadece Peker’in iddialarını tartışıyor.

Yandaş basının dili tutulmuş mu yoksa bir yerlere mi kaçmış, doğrusu onu bilmiyorum!..

***

Bir kez daha ortaya çıktı ki, Sosyal Medya ile baş etmek, sanal alanı kontrol etmek, öyle kolay değildir.

Erişim yasağı” koydunuz da ne oldu?

Z Kuşağı” diyerek alay ettiğiniz o gençler, gezi olaylarında güçlerini gösterdiler size.

Korkunuzdan olmadık yakıştırmalar yaptınız üzerlerine.

Kabul edin artık, hesaplarınız tutmadı…

Bu defa akıllı olmanızı öneriyorum…

Madara olursunuz…

***

Bu hızla giderse, ithamlar Reis’e kadar uzanacak gibi.

Sevseniz de sevmeseniz de Reis, Devletimizin başıdır; onun üzerinden Devletin itibar kaybetmesine gönlümüz razı olamaz.

“İtibardan tasarruf olmaz” diye o öğretmedi mi bize?

Çok sevdiğimizden değil, işte bu yüzden mecburuz girmeye devreye…

***

Keşke yolsuzluk olayları “Milli Mesele” olarak önümüze getirilmeseydi!

Daha şimdiden Sosyal Medyada “dedikodular” başladı bile:

Neymiş efendim; “Türkiye’yi “sıcak para cenneti” kim yaptı?” sorusunu sormaya başladı bu densizler.

Aklanmak üzere Türkiye’ye getirilen “kara para”yı, “sıcak para” olarak tarif edenler oluyor.

Yok efendim; “kara para” uluslararası mafyanın elindeymiş.

Yok efendim; “Varlık Barışı” Türkiye’yi “kara para” cenneti haline getirmiş.

Milletin ağzı torba değil ki büzesin.

Geçin bunları geçin!..

***

Sorgu-sual olmayınca, “nereden buldun?” sorusu da sorulmayınca ve dahi; vergisine-algısına karışılmayınca; fötr şapkalı, yakası kalkık pardösülü, siyah takım elbiseli, 40’lı yaşlarında adamlar Türkiye’ye yerleşmeye başlamışlar.

Vatandaşlık alanları bile var aralarında…

Oy kullanabilecekler mi onu bilmiyorum henüz.

Bu yazıda, Suriyeli mültecilere girmeyelim isterseniz…

O konu biraz karışık da…

***

Efendim bu tespitler yüzden:

Ana Muhalefetin sanal lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortağı Mafya’dır demeye başlamış.

O da bir âlem.

Hâlbuki aynı gemide; AKP ile MHP’den başkaları da var.

Onların da bu yakıcı gündemin değişmesine birazcık katkıları olsa bari.

Çekilmişler, tribünlere tiyatro seyrediyorlar sanki.

Yazık edilmiyor mu bizi bugünlere getirenlere, yazık değil mi bu ülkeye?..

***

Kendi adıma konuşuyorum tabii ki, çok kafa yordum bu işe.

Çalışmalarımı Necip Türk Halkının bilgisine sunacağım elbette…

Telif hakkıfilan, aklınıza bile getirmeyin.

İstemiyorum, istemeyeceğim de.

Paramount Oteli’nde tatil için rezervasyon da yaptırmayacağım.

Bütün derdim:

Dünya devletler ailesinin itibarlı bir üyesi olan Türkiye Cumhuriyeti’ni, daha fazla hırpalatmadan bu müessif ortamın içerisinden çekilip çıkartılmasıdır.

Elbirliği ile tabii ki…

Yapabilir miyiz dersiniz!?

Yemin ederim, sadece ve sadece Yüce Devletimizin itibarını düşünüyorum…

Zira ben kul değil, özgür bir yurttaşım kendimi bildim bileli…

Bunu deneyeceğim şimdi…

***

Başlayalım o zaman:

1.) Aynı gemide seyahat edenlerden en kalabalık olanlarının siyasi partisi olan AKP; Saltanat’ın geri getirilmesi için bir Anayasa değişiklik teklifi hazırlayıp, tartışmaya açsın diyorum.

2.) İkinci ortak MHP; son Halife Abdülmecit Efendinin yüce makamını kutsamak adına, halifeliğin ihyasına engel olan, 3 Mart 1924 tarihli 431 yasanın kaldırılması için bir teklif hazırlasın.

3.) Büyük ortağın sağında ve solunda oturan küçük ortaklar -isimleri kalsın- uzmanlık alanlarına göre; aşağıdaki “Kanun Teklifleri Havuzu’ndan” dilediklerini seçsinler. Aynı teklif üzerinde itişip kalkışırlarsa eğer, kimin hangi konuda çalışacağı, siciline bakılarak veya kura ile belirlensin.

“Torba” da denebilecek Kanun Teklifleri Havuzu’na atılan; seçilmesi öncelikli ve hassasiyeti yüksek olan başlıca kanun teklifi taslaklarımız şunlardır:

a.) Kadınların seçme ve seçilme hakkının, muhtarlık seçimleri ve apartman yöneticiliği ile sınırlandırılması hakkında kanun,

b.) Kadınların çalışma hakkının kocalarının iznine bağlanması hakkında kanun,

c.) Kadınların mirastan alacağı payın, şer’i hükümlere göre düzenlenmesi hakkında kanun,

d.) Birden çok kadınla evliliğe izin ile imam nikâhının müezzinler tarafından da yapılması hakkında kanun,

e.) Kız çocuklarının 9 yaşındaevlenmelerinin ve üç çocuk yapıp ev hanımı olarak işlerini evlerinde idame ettirmeleri hakkında kanun,

f.) Kuran kurslarının ilköğretimden önce ve yedi yıl zorunlu olması hakkında kanun,

g.) Kuran’ın Türkçe çevirilerinin ivedilikle toplatılması hakkında kanun,

h.) Türkiye’nin “beka sorunları”nın tespiti için “yüksek istişare komitesi” kurdurulması hakkında kanun,

i.) Emperyalizmle mücadele konusunda deneyimli şahsiyetlerle özdeşleşen tüzelkişiliklere, örtülü ödenekten yardım edilmesi hakkında kanun,

j.) PKK, FETÖ, DHKP-C ve IŞİD gibi terör örgütleri ile mücadelede şehit düşenlerin yakınları ile gazi olanlara; vatani hizmet tertibinden aylık bağlanması hakkında kanun,

k.) 16 Temmuz 2016 tarihinden sonra iktidar partisine üye olanların, öncelikli olarak ve sınavsız kamu hizmetlerine alınmaları ile ailelerinin kamuya ait sosyal tesislerden bila bedel yararlanması hakkında kanun,

l.) Latin harflerinin kaldırılarak üç ay içerisinde Arap harflerine dönülmesi için “Mısıroğlu Mektepleri” açılması hakkında kanun,

m.) Yüksekokul ve üniversitelerde yabancı dilolarak Türkçe ile birlikte Kürtçenin de okutulması hakkında kanun,

n.) Sultan Abdülhamit ve Sultan Vahdettin gibi tarihi şahsiyetlerin isimlerinin içerisinde yer aldığı ve şükranlarımızı derinden sunduğumuz yeni ve çağdaş bir “andımız metni” hazırlanması için yarışma düzenlenmesi hakkında kanun,

o.) Kamu kurum ve kuruluşlarından “T.C.”simgesinin kaldırılması ile “Ne Mutlu Türküm Diyene” özdeyişlerinin yurt sathında üç hafta içerisinde silinmesi hakkında kanun,

p.) Atatürk’ün büst ve heykellerinin iki hafta içerisinde Ankara’daki bir müzede toplanması hakkında kanun,

q.) Başta Atatürk olmak üzere, bütün Kurtuluş Savaşı kahramanlarının adlarının; cadde, sokak, park, meydan vb. gibi yerlerden kaldırılması hakkında kanun,

r.) Hafta tatili gününün eskiden olduğu gibi Cuma’ya alınması ile eski metrik ölçülerin kullanılması hakkında kanun,

s.) Demokrat Parti zamanında çıkarılan 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunun yürürlükten kaldırılması hakkında kanun teklifi.

t.) Her dereceli okulda ve üniversitelerde din derslerinin zorunlu olarak okutulması hakkında kanun,

u.) Tekke, türbe, dergâh ve zaviyelerin açılması hakkında kanun,

v.) 2023 tarihine kadar Devlete karşı işlenen tüm suçların af edilmesi hakkında kanun,

w.) Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Seçim Kurulu ile Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay gibi miadı dolmuş anayasal kurumların alayınınkaldırılması hakkında kanun…

Yukarıda bir kısmı listelenen ve aynı anda verilmelerinin çok daha etkili olacağını düşündüğüm Anayasa ve yasa değişiklik tekliflerinin taslak metinlerini dahi hazırladım.

Bir görelim bakalım” denilmesi halinde, ilgililere bu metinler “word formatı”nda elektronik ortamda gönderileceklerdir.

Cumhur İttifakı’nın bileşenlerine, paket haline getirilmiş bu yasa tekliflerine sadece imza atmak kalıyor.

TBMM Başkanı Sayın Mustafa Şentop’tan, özellikle bu tekliflerin komisyonlardan süratle geçirilip, genel kurula indirilmelerini rica edeceğim…

Genel Kurul’da sayın vekillerimizin zor bir işleri kalmayacağını garanti ediyorum.

Sadece, grup başkanlarına bakılarak parmak kaldırılacak, hepsi o kadar.

İşari oy kullanılacak tabii ki!..

Merak etmeyin, kimse bir tarafa kıvıramaz!

Siz bakın o zaman, el mi yamandır bey mi yaman!..

***

Bütün bunlara rağmen, Suç Örgütü Lideri Sayın Sedat Peker’in belirlediği ve muhalefetin tartışmadan benimsediği bu yakıcı gündemi değiştiremiyor veya alt sıralara itemiyorsak, geriye yapabileceğimiz iki şey daha kalıyor:

Birincisi: Bundan böyle Sayın Peker’in videolarını izleyenleri; onun ortaya attığı iddiaları konuşanları, suçlamalarından yola çıkarak hükümeti yargılayanları, Diyarbakır analarını görmezden gelmekle, Mavi Vatan’a ihanet etmekle, PKK/PYD’ye göz kırpmakla, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tartışmaya açan ve CFR’ye bağlı oldukları (!) kesin olarak kanıtlanan 104 emekli amiral ile 126 emekli büyükelçinin peşinden giderek Devletimizin ali menfaatlerine zarar vermekle;

Ve dahi; emperyalizme uşaklık yapmakla, Mehmetçik’i arkadan vurmakla suçlayacağız…

Bu şekilde dikkatleri “beka meseleleri” üzerinden çevirip, Peker’i gündemden düşürebileceğimizi planladım.

Hatta: Kafasında savunma hazırlamaya çalışan vatandaşlar için de ilave aşı paketlerim var:

Onlara “Avrasya Tüneli’ni, otoyolları, boğaz köprülerini, hava limanlarını kim yaptı?” sorusunu soralım diyorum.

Nankörleri teşhir etmek, yap-işlet-devret modeli ile yaptırılan ve devlet garantisi verilerek onlarca yıl işletilecek olan yatırımları hangi yönüyle olursa olsun eleştirenlerin “vatan sevgisini” tartışmaya açalım; bu şekilde iki ayaklarını bir pabuca sokacağımız yurdum insanının, suç örgütü liderinin sözlerini aklına getirmesine fırsat vermeyelim.

Bütün bu yoğun çalışmalarımıza rağmen, gündemi değiştiremiyorsak; daha etkili olduğuna inandığım ve günde en az üç doz halinde uygulanması gereken ikinci seçeneğin uygulamaya konulmasını öneriyorum…

***

İkinci Seçenek en kolay ve en etkili yol gibi görünüyor:

Yüzer bin kişilik gruplar halinde, Sayın Peker’in kuracağı partiye üye oluyoruz!

Mümkündür!

“Nasıl yani?” diye soru sormayı bırakın da dinlemeye devam edin.

Parti diyorum parti, siyasi partiye üye oluyoruz!

Fikir babası ben olduğum için, bana sıradan bir parti üyeliği yerine, herhalde bir mahalle delegeliği verirsiniz!

Partinin adı için de çok düşündüm çok:

Lan Siz Adam Mısınız?” olabilir; “Ulan Sizi İğnenin Deliğinden Geçireceğim” de fena sayılmaz?

Farklı önerileri olanlar varsa, onları da ikinci kurultayda dinleyeceğiz elbette ki.

İçerisinde mutlaka, “lan” veya “ulan” sözcükleri olsun diyorum…

Bu kadarı bile, ilk genel seçimde yüzde 26’dan başlatır bizi!..

Peker’in sözcülüğünü yapan Y-CHP’yi hesaba katmaya zaten gerek kalmadı.

Hamdolsun!..

***

Farkında olduğunuz gibi:

Bu aralar muhalefet liderlerini dinleyenler, sadece binlerle ifade edilirken; Sayın Sedat Peker’i dinleyenlerin sayısı 100 milyonu aştı.

Bu potansiyeli heba edecek değiliz herhalde.

Sayın Peker, elini çabuk tutup da partiyi bir an önce kurarsa, ana muhalefetin tabanı ile kararsızları partisinde toplayacak gibi.

Acı bir tespit ama gerçektir maalesef.

Kamuoyu yoklamaları da öyle diyor!

Nedenini hiç düşündünüz mü yol arkadaşlarım?

100 milyon diyorum, sadece izleyici sayısıdır bu rakam, n’aber!..

***

Peker’in, yeni videolarını sabırsızlıkla bekleyen bir arkadaşıma sordum.

Samimi düşüncesini şöyle aktardı, paylaşıyorum:

19 yıldır Reis’in fırçalarından bıktık usandık.

Olur-olmaz şeylere kızıp azarlıyor bizi; biz ona oy vermekten başka ne yaptık!

Muhalefet partileri ise pısırık.

Reis fırçalamaya başlayınca, onlar “lütfen gerilimi artırma” diye yalvarıyorlar.

Masaların altına giriyoruz utancımızdan…

“Haksız mıyım söyle” dedi bana…

Ne yalan söyleyeyim, sustum!..

***

Hâlbuki kutuplaştırmak Reis’in varlık nedenidir.

İnsanları ötekileştirerek icraat yapmayı sürekli öteledi.

Bizzat kendinden duydum: ”Öfke bir hitabet sanatıdır” demişti.

Buna rağmen, rakipleri “ortamı germe” diye rica ediyorlar…

Şu akla bakar mısınız?

Billahi, parti yöneticisi değil kalem efendisidir bunlar…

***

Muhalefet sürekli kibarlığa verip alttan alınca, Reis’in önü açılıyor.

Rabbim verdikçe veriyor ona.

Küre-i arz’da bağırıp çağırmadığı hiçbir kesim kalmadı neredeyse.

İlk defa bir mafya lideri parmak salladı Reis’e.

O da dolaylı yoldan.

Aşk olsun!

Lan” ve “ulan” ile başlayan cümleler kurmaya başlayınca, ortalığı bir sessizlik kapladı.

Hükumetin en güçlü ikinci adamı olan İçişleri Bakanını, adeta “şamar oğlanı”na çevirdi.

Büyük Reis’e, ha bire aba altından sopa gösteriyor, iyi mi?

Nerede kaldı “Eyyy Amerika” diye başlayan efelenmeler!..

Şahsen özledim vallahi…

***

Kim ne derse desin, Türk halkı 19 yıldır alıştığı bu üslubu yadırgamıyor.

Hatta biraz da benimsedi denebilir.

Yoksa sadece hoşuna mı gitti bilmiyorum, sormak gerekir.

Türk halkının bir mafya liderine destek verdiğini söyleyemem!

Suç sayılır büyük olasılıkla!

Halkı aşağılamaktır diyenler de çıkabilir…

Ne de olsa; “halkı kin ve düşmanlığa teşvik” ile suçlanmak moda oldu bu sıra!..

***

Öyle de:

Dile getirilmesi gereken pek çok konuyu cesaretle gündeme getiren kim oldu?

İsim vermeyelim, olur mu?

Buna, Peker’in şansı mı diyelim yoksa şanssızlığı mı doğrusu bilmiyorum.

Uzmanlar, yakında bunu da çıkarırlar ortaya…

Bir gerçek var ki, onu söylemeden geçmek yakışmaz bana:

Bu ara gündemi belirleyen Sedat Peker, muhalefetin rolünü çaldı iyiden iyiye.

Bu kesin…

Vekillerin takım halinde televizyon stüdyolarını doldurmaları bundandır zahir…

***

Tamam, bitiriyorum, azıcık daha sabredin lütfen:

Sayın Peker;

Sayın Liderim;

Sayın Genel Başkanım;

Reisim Benim!..

100 milyonu aşan bu korkunç kalabalık arasından, beni fark edebildin mi acaba?

Kürsünün 10 derece sağına doğru bak lütfen; girilmez işaretli trafik levhasının tam önündeyim.(1)

İki elimi sallıyorum size; kır saçlı, başında kırmızı CHP şapkası olan adam benim…

Elinizi bana doğru salladığınızı gördüm; çok mutlu oldum, minnettarım efendim.

Tekrar tekrar teşekkür ederim.

Lider dediğin böyle olur azizim…

***

Nerede olursa olsun halkını görecek, seçmenin beklentilerine karşılık verecek lider dediğin.

Bir emriniz olursa, başım-gözüm üzerinedir efendim.

Bizim mahallede en az 20 oyum var benim, akrabanınkileri saymıyorum.

Reisim! Bir şey mi emrettiniz, alkış sesinden duyamadım da.

Siz nasıl diyorsanız öyledir şüphesiz.

Biz bugünler için varız, daha ölmedik ki efendim.

Şu an için biraz nakde sıkışığım da; malumunuz “pandemi” koşullarında yaşamaya çalışıyoruz…

Yok, şimdilik öyle çanta ile istemiyorum; ileride belki olabilir, çok utanıyorum da!

Hımmmm! Çok özür dilerim, sesimi merkez medyadan duyan mı oldu acaba?

Haklısınız efendim; özel sorunumu anlatmamalıydım burada; ağzımdan kaçtı, affınızı diliyorum…

Basın anlayışlı davranacaktır bu defa, bundan adım gibi eminim…

Nasıl uygun bulursanız efendim, öyle olsun.

Siz bilirsiniz efendim…

***

Kabadayılık ne de yakışıyor üzerinize; helal olsun, yüreğimizin yağlarını erittiniz bugün.

Ahhhh!

Bir de ağız dolusu küfür etmeyi deneseydiniz!

Ne iyi olurdu de’mi ama!

Genel Merkezde ziyaretinize gelip, hayırlı olsun diyeceğim günü iple çekiyorum…

Başka bir emriniz olursa, ben hep buralarda olacağım.

Elim kalem tutuyor tabii ki, dilim de dönüyor gördüğünüz gibi…

Lütfen, cep telefonumu yardımcılarınızdan birine not aldırın: 0 (532) *******

Adımı ve Soyadımı yazıyorum:

Cemil Can

DİPNOT:

(1) https://www.youtube.com/watch?v=JmT8P7q3A1o

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir