KONUK YAZARLAR

MUSTAFA KEMAL PAŞA’YI ANADOLU’YA İNGİLİZLER GÖNDERDİ!..

19 Mayıs 1919’un ne anlama geldiğini anlamak için 1 Ekim 1918’den günü ne olduğunu iyi öğrenmek gerekir:

O gün Osmanlı Ordusu, Filistin Cephesin’de İngiliz Taarruzu karşısında yenilgiye uğramış ve Şam düşmüştü.

Sadrazam Talat Paşa, 5 Ekim 1918’de İngilizler ile ateşkes sağlanması için ABD’nin arabulucu olması için başvuruda bulunmuştu.

30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanmıştır.

Batı Cephesi’nde ise bir Alman taarruzundan sonra, Müttefikler arka arkaya yaptıkları saldırılarla Almanları geri püskürtmüşlerdi.

Almanlar da 11 Kasım 1918’de mütarekeyi kabul etmişler ve böylece savaş Müttefiklerin zaferiyle sonuçlanmıştı…

***

Mondros Mütarekesi bizim için hayati önemdedir: Orduların terhis ve silahların teslim edilmesini öngören bu anlaşmayı Bahriye Nazırı Rauf Bey imzalamıştır.

Paris’te 18 Ocak 1919’da 1. Dünya Savaşı’nı sona erdiren anlaşmaların hazırlandığı bir konferans toplanacaktır.

Osmanlı Hükümeti, bu konferansa Mondros Mütarekesinin şartlarını yerine getiren uyumlu bir devlet olarak katılıp, mümkün olan en az zararla çıkma hesabı içerisindedir…

***

Zira o sırada; Anadolu’da İngilizleri rahatsız eden bazı hareketlenmeler başlamıştır:

-Bazı komutanlar ordularının dağıtılması işini ağırdan aldığı;

-Silahları teslim etme yerine sivil halka dağıtmaya başladığı;

-Şuraların toplanmasına göz yumdukları ve adeta el altından teşvik ettikleri;

-Samsun civarında Pontus Rum Çetelerine karşı sivil direnişlerin başladığı saptanmıştır…

***

İngilizler, Saray Hükümeti’ni 21 Nisan 1919 ve 25 Nisan 1919 tarihlerinde nota vererek bu durumun giderilmesini, aksi halde Mondros Mütarekesi’nin ilgili maddeleri uyarınca asayişsizlik olan yerleri işgal edeceklerini bildirmişlerdir…

Bunun üzerine, komutanlar üzerinde etkili olabilecek, aynı zamanda da padişahın yaverliğini yapan Çanakkale Savaşı’nda yıldızı parlayan Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya gönderilerek asayişi temin etmesi düşünülmüştür…

***

Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919’da Samsun’a vardıktan sonra, Damat Ferit Hükümeti’nin isteklerini yerine getirmemiş, tam aksine Anadolu Direnişini teşvik edici bir tutum takınmıştır.

Amasya’ya geldiğinde yayınladığı genelgede; “ Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu” vurguladıktan sonra,  “İstanbul hükûmeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir” diyerek, kurtuluş yolunun Millette olduğunu işaret etmiştir…

***

Şimdi gelelim asıl tartışacağımız konuya:

Atatürk düşmanlarının ısıtıp ısıtıp önümüze getirdikleri; “Mustafa Kemal’i Anadolu’ya direnişi örgütlemesi için Padişah Vahdettin gönderdi” yalanına, Amasya Genelgesinde geçen hükümet sorumluluğunu yerine getirememektedir” cümlesidir.

Buradaki sihirli sözcük: “GETİREMEMEKTEDİR” sözcüğüdür…

Denmek istenmektedir ki; Mustafa Kemal bile diyor ki:

İstanbul Hükümeti aldığı sorumluluğu yerine getirecekti ama İstanbul’un işgal edilmiş olması nedeniyle getirememektedir.

Bunun için de beni gönderdiler!..

***

Şimdi şu gelişmelere göz atalım:

-İngilizlerin hükümetten Mustafa Kemal Paşa’yı geri çağırmalarını istemeleri üzerine; 8 Haziran 1919 günü (yaklaşık 3 hafta sonra)  Harbiye Nezareti bu isteği yerine getirdi.

-18 Haziran 1919’da (on gün sonra)  Dâhiliye Nezareti Müdafaayı Hukuk Cemiyetleri kurulmasını ve telgraflarının çekilmesini yasakladı.

-23 Haziran 1919 günü (Amasya Genelge’sinin yayınlanmasından bir gün sonra)  Dâhiliye Vekâletince Mustafa Kemal’in görevden azline karar verildi.

-26 Haziran 1919’da (3 gün sonra) Dâhiliye Nezareti milli ordu hazırlamayı yasaklayan bir genelge yayınlandı.

-5 Temmuz 1919 günü (9 gün sonra) Harbiye Nezareti Mustafa Kemal’i padişah adına geri çağırdı.

-8 Temmuz 1919 günü (3 gün sonra) Hükümet Mustafa Kemal’i ordu müfettişliği görevinden aldı.

-10 Nisan 1920’de  (8 ay sonra) Mustafa Kemal ve arkadaşlarının katli vaciptir diye fetva yayınlatıldı.

-18 Nisan 1920’de (8 gün sonra) Kuvayı Milliye’yi yok etmek için Kuvayı İnzibatiye adlı bir ordu kuruldu.

-11 Mayıs 1920’de (23 gün sonra)  Mustafa Kemal ve arkadaşları idama mahkûm edildiler.

-24 Mayıs 1920’de (13 gün sonra) Padişah Vadettin idam fermanını onayladı…

Anadolu Direnişi’ni engellemek için Nasihat Heyetleri kurup Anadolu’ya gönderdiler…

-İngiliz ve Yunan uçakları ile bildiriler atıp Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının peşinden gitmemeleriniı öğütlediler…

-20 ayrı yerde başlayan iç isyanları desteklediler…

***

Bütün bu gelişmeler; Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya Padişah Vahdettin’in direnişi örgütlemek için değil, muhtemel bir direnişi dağıtmak için gönderdiğini göstermeye yetmiyor mu?

Kanıtlara bağlı bu gerçekleri görmezden gelerek; Amasya Genelgesi’nde geçen: “İstanbul hükûmeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir” cümlesindeki “GETİREMEMEKTEDİR” sözcüğüne sarılarak, Vahdettin’i aklamak mümkün müdür?..

***

Madem, Mustafa Kemal’i Anadolu Direnişi’ni örgütlemek üzere gönderen Padişah Vahdettin’di, zaferden sonra İngiliz zırhlısına binerek neden kaçtı?

Hadi diyelim ki, Mustafa Kemal ona bir kötülük yapabilirdi, peki diğer Kuvayı Milliyeciler, onlara da mı güveni yoktu?

Saltanatı bu kahramanlar oybirliği ile kaldırmadılar mı?

Vahdettin’in zavallı bir hain olduğu bütün kanıtları ile ortada olmasına rağmen, halen onu aklamaya çalışanlara ne demeli?

Bağımsızlık Mücadelesine karşı Mandacılığı savunanların torunları olan bu zavallılara acımak yetmez; onlara tarihi anlatmak gerekir…

***

Bu toprakları vatan yapan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Kurtuluş Savaşı’nın şehitlerine ve tüm Kuvayı Milliyecilere selam olsun…

Açtığınız yolda yürüyoruz…

Av. Cemil Can

DİPNOT:

Antlaşma Maddeleri

30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması 25 maddeden oluşmuştur.

Mondros Ateşkes Antlaşmasının Maddeleri

1- Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının açılması, Karadeniz’e serbestçe geçişin temini ve Çanakkale ve Karadeniz istihkamlarının İtilaf Devletleri tarafından işgali sağlanacaktır.

2- Osmanlı sularındaki bütün torpil tarlaları ile torpido ve kovan mevzilerinin yerleri gösterilecek ve bunları taramak ve kaldırmak için yardım edilecektir.

3- Karadeniz’deki torpiller hakkında bilgi verilecektir.

4- İtilaf Devletlerinin bütün esirleri ile Ermeni esirleri kayıtsız şartsız İstanbul’da teslim olunacaktır.

5- Hudutların korunması ve iç asayişin temini dışında, Osmanlı ordusu derhal terhis edilecektir.

6- Osmanlı harp gemileri teslim olup, gösterilecek Osmanlı limanlarında gözaltında bulundurulacaktır.

7- İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır.

8- Osmanlı demiryollarından İtilaf Devletleri istifade edecekler ve Osmanlı ticaret gemileri onların hizmetinde bulundurulacaktır.

9- İtilaf Devletleri, Osmanlı tersane ve limanlarındaki vasıtalardan istifade sağlayacaktır.

10-Toros Tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal olunacaktır.

11- İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri, işgal ettikleri yerlerden geri çekilecekler.

12- Hükûmet haberleşmesi dışında, telsiz, telgraf ve kabloların denetimi, İtilaf Devletlerine geçecektir.

13- Askeri, ticari ve denizle ilgili madde ve malzemelerin tahribi önlenecektir.

14- İtilaf Devletleri kömür, mazot ve yağ maddelerini Türkiye’den temin edeceklerdir. (Bu maddelerden hiçbiri ihraç olunmayacaktır.)

15- Bütün demiryolları, İtilaf Devletlerin zabıtası tarafından kontrol altına alınacaktır.

16- Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irak’taki kuvvetler en yakın İtilaf Devletlerinin kumandanlarına teslim olunacaktır.

17- Trablus ve Bingazi’deki Osmanlı subayları en yakın İtalyan garnizonuna teslim olacaktır.

18- Trablus ve Bingazi’de Osmanlı işgali altında bulunan limanlar İtalyanlara teslim olunacaktır.

19- Asker ve sivil Alman ve Avusturya uyruğu, bir ay zarfında Osmanlı topraklarını terk edeceklerdir.

20- Gerek askeri teçhizatın teslimine, gerek Osmanlı Ordusunun terhisine ve gerekse nakil vasıtalarının İtilaf Devletlerine teslimine dair verilecek herhangi bir emir, derhal yerine getirilecektir.

21- İtilaf Devletleri adına bir üye, iaşe nezaretinde çalışacak bu devletlerin ihtiyaçlarını temin edecek ve isteyeceği her bilgi kendisine verilecektir.

22- Osmanlı harp esirleri, İtilaf Devletlerinin nezdinde kalacaktır.

23- Osmanlı Hükûmeti, merkezi devletlerle bütün ilişkilerini kesecektir.

24-Altı vilayet adı verilen yerlerde bir kargaşalık olursa, vilayetlerin herhangi bir kısmının işgali hakkını İtilaf Devletleri haiz bulunacaktır.

25-Müttefiklerle Osmanlı Devleti arasındaki savaş, 1918 yılı Ekim ayının 31 günü mahalli saat ile öğle zamanı sona erecektir.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir