KONUK YAZARLAR

“DELİ DUMRUL” KÖPRÜSÜ

osmangazi_koprusu.2

Dünyadaki benzerlerinden geçiş ücreti; kilometresi 8 ile 18 TL arasında değişirken, Osmangazi Köprüsü’nden geçiş ücreti neden 33 TL/ Km’dir?

Can alıcı soru budur?

Hükümet, otoyolun işletme süresini iki kat uzatarak, geçiş ücretini yarıya indiremez mi?

İşin yapımcısı olan konsorsiyuma, (1) fakir halkın bu kadar parasını bir an evvel ödemenin ne gereği var?

***

AKP döneminde, 50 milyar doların yurt dışına kaçırılmış olduğu iddia ediliyor.

Şimdi bu paralar ile kara paralar, ülkeye getirilip,  “Varlık Barışı” ile aklanacaklar!

Bir kez daha kazancının vergisini verenler Devlet tarafından enayi yerine konulmuş olacak!

Zaten böyle paralar, “yabancı semaye” adı altında ekonomimize girip, yıllardır söğüşlenmemizin aracı olmuyorlar mı?

Bir başka vurgun yolu da Devlet bankalarından alınan kredilerle Devlete ait iktisadi teşekküllerin özelleştirilme adı altında yandaşlara satılmasıdır.

Milletin parası ile görgüsüz ne yeni zenginler yarattılar…

***

Yap-İşlet-Devret” modeli, görünüşte Devlete külfet yüklemiyor gibi…

Ama kazın ayağı öyle değil.

Osmangazi Köprüsü’nün kısacık hikâyesi bize çıplak gerçeği anlatıyor:

Bayramda bedava geçiş yapılan köprünün, Gebze-Orhangazi bölümü için, günlük 40 bin olan garantili araç geçiş sayısına ulaşılamadı!..

4 etabı için 115 bin araçlık geçiş garantisi verilen köprünün, paralı geçiş halinde bu sayıyı tutturması imkânsız görünüyor.

İstanbul-İzmir Otoyol Projesi’nin tamamı 10 milyar dolara mal olacakmış.

Projenin bitirilmesi 2020’de tamamlanacak.

Konsorsiyum, 2035 yılına kadar bu otoyolu işletecek…

Otoyoldan garanti verilenden daha az araç geçerse, aradaki farkı Devlet müteahhitlere nakit olarak ödeyecek.

Yani köprüden geçmeyenler de geçiş ücreti ödeyecekler.

Bu nedenle, Osmangazi Köprüsü’ne “Deli Dumrul Köprüsü” diyorlar…

***

Gerçekte köprünün yapılmasına itirazımız yok.

İhtiyaç varsa yapılacak elbette…

Bu köprü ile kim bilir ne kadar akaryakıt tasarrufu sağlanacaktır.

Buna ne diye itiraz edelim ki.

Öncelik sırasını da tartışacak değiliz, idarenin takdir yetkisi içerisindedir.

Öğrendiğimize göre; ihaleyi alan konsorsiyum, aralarında Vakıfbank ve Halk Bankası’nın da bulunduğu 9 bankadan kredi kullanarak bu işi tamamlayacak.

Yani, konsorsiyumu oluşturan şirketlerin işin yapımında 1 kuruşları yok!

Ama elde edilecek geliri, 2035 yılına kadar onlar paylaşacaklar.

1 lira yatırmadan ne müthiş bir kar.

Üstelik sıfır riskli…

Bütün rizikoyu Devlet üstlenmiş!

***

Merak ederim, bu müteahhitlerin bir araya gelerek yaptığı iş nedir?

Ve Devlet, onların yaptığı bu işi yapamaz mıydı?

Millete kalması gereken geliri, 6 özel şirkete transfer etmek, Devleti soydurmak değil midir?

***

Konsorsiyum, bankalardan kredi kullanırken, büyük olasılıkla teminat olarak Devletin verdiği garantiyi göstermiştir.

Konsorsiyumun; iş makineleri,  işçileri, teknik adamları ve mühendisleri Devlette de var…

Köprünün ve oto yolların geçeceği yerler zaten Devletin malı.

Özel mülk olanları kamulaştırmak ise Devlet için hiç sorun değil.

O halde, halka hizmet ve kendine ciddi bir gelir kaynağı temin edecek olan Devlet,  neden bu kaymaklı projeyi özel sektöre verir?

***

Hukuka saygılı ve içinde Allah korkusu olan hükümet üyelerinin, kamu kaynaklarını yandaş şirketlere peşkeş çekmesi mümkün olamayacağına göre,  yapılan bu işe hangi adı koyacaklar çok merak ediyorum.

Yapımı için gerekli olan; yağ, şeker ve unu sadece kendisini düşünen merhametsiz komşuya verip, sonra ondan helva beklemek, akıllı bir ev reisinin işi olabilir mi?

Bu beceriksiz hükümete, sınırsız iktidar olma olanağını tanımanın bedelini elbette ki yine biz ödeyeceğiz.

Tek öğündükleri icraatları; “otoyol yapmak” olan, gerçekte otoyol bağlantılı bir köprüyü bile yapmaktan aciz olan bir kadroyu, hangi akla hizmet 15 yıldır başımızda tutuyoruz, akıl erdirmek mümkün değildir.

AKP, Osmangazi Köprüsü ile 2035 yılına kadar çocuklarımızı, hatta torunlarımızı bile ağır bir borç yükü altına soktu.

Araç geçiş garantisi yüzünden, köprüden geçeni de geçmiyeni de para ödemek zorunda bırakıyor…

Yapımcılar bakımından kıyak olan bu proje sayesinde; o 6 firma ortaklarının çocukları, uzun yıllar bolluk içerisinde yaşayacaklar.

Bizim çocuklar; hatta torunlar bile, köprüden geçmiyen araçlar için para ödeyecekler…

Müteahhitlerin torunları, AKP sayesinde ömür boyu rahat içinde yaşayacaklar.

Bu insanlar ülkemiz için ne yaptılar da böyle imtiyazlı yurttaşlar haline getirildiler?

Çanakkale’de savaşan onlar mıydı?

PKK ile mücadelede, şehit onlar mı düşüyor?

Yoksa Kurtuluş Savaşı’nı onlar mı kazanmıştı?..

***

Becerikli AKP hükümetleri, yandaşlarını hep koruyup, kolladı…

Kiminin karnını makarna-bulgur ile doldurdu, kimine birkaç nesil yetecek dünyalık hazırladı…

Aklımdayken söyleyeyim:

Onlara geçen hakkım, zehir zıkkım olsun!

Ana muhalefet partisi genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun, benim yerime, Davutoğlu’nun şahsında, AKP hükümetlerine hakkımızı helal etmesine de itirazım var.

Aynı şekilde; benim adıma AKP ile Koalisyon kurmak için “geçmişe sünger çekme” sözü vermesini, “devri sabık yaratacağız” demesini de kabul etmiyorum…

Torunlarıma bırakacağım mütevazı mirasın, böyle ayak oyunlarıyla gasp edilmesini affetmeyeceğim…

Cemil Can

DİPNOT:

(1)    Konsorsiyum (ya da Şirketler birliği): İki ya da daha fazla işletmenin belirli bir projenin uygulanması konusunda yaptığı iş birliğidir. İş bitince dağılan adi ortaklık benzeri bir ortaklıktır. İstanbul-İzmir Otoyol Projesini alan konsorsiyum, kısa adları; Özaltın, Makyol, Astaldi, Yüksel ve Göçay olan şirketlerden oluşmaktadır.