KONUK YAZARLAR

“İHANET ÖDÜLÜ”NÜN YENİ SAHİPLERİ!..

Homs-humus

ABD yönetimindeki koalisyon uçakları Deyr ez Zor’daki Suriye kuvvetlerine ait kamvurdu:

4 jetle kampa 8 füze attılar.

3 asker öldü, 13’ü yaralandı…

ABD Koalisyon sözcüsü Steve Warren, Deyr ez Zor’un 55 km uzağındaki bir yeri vurduklarını söyledi.

Olay üzerine Suriye, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterliği ve Güvenlik Konseyi’ne 2 şikayet mektubu gönderdi…

IŞİD’i yok etme bahanesi ile Suriye’ye gelen emperyalistler, gerçek hedeflerinin Esat olduğunu uygulamalı olarak gösterdiler…

Sırtlanlar, Ortadoğu’nun enerji kaynaklarını yağmalamadan duracak değiller…

Barzani denetiminde bulunan Musul’un Başika bölgesindeki üsse, 4 Aralık’ta yaptığımız asker ve tank sevkiyatını Bağdat yönetimi BM gündemine taşıdı.

Konseyden Türk askerlerinin Irak topraklarından çekilmesi ve bir daha Irak topraklarını ihlal etmemesi için Türkiye’den talepte bulunulması istediler…

ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power, Irak hükümetinin oluru olmadan her türlü askeri görevlendirmeye karşı olduklarını ifade ederek, Irak’ın mektubunu üye devletlere dağıtacaklarını söyledi…

Anlayacağınız Türkiye’nin Musul hamlesini destekleyen yok!

BM’in veto hakkı bulunan 5 daimi üyesinden (ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa) hiçbiri Türkiye’nin yanında değil!

Değerli yalnızlık” dedikleri bu olsa gerek…

Erdoğan’ın Suriye’deki Esat rejimini yıkma çabaları, merkezi hükümetin onayını almadan Barzani yönetimi ile petrol anlaşmaları yapması, Musul’a asker göndermesi yakın gelecekte başına uluslararası çapta iş açabilir…

Dünya barışı ve güvenliğini korumak için kurulan BM öncülüğünde, uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını yasaklayan ilk anlaşma olan Birleşmiş Milletler Anlaşmasını imzalanmıştır.

BM’nin yargı organı, 15 yargıçtan oluşan Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı‘dır.

Üye ülkeler, istedikleri davayı Adalet Divanı’na götürebiliyorlar…

Bu bilgiler ışığında, Erdoğan’ın ciddi tehdit altında olduğunu söyleyebiliriz.

Rus uçağını düşürmekle, içerisine itildiğimiz yalnızlığı da hesaba katarsak, AKP hükümetinin taviz üzerine taviz vereceği belli olmuştur

Bütün bu olumsuzlukların yanına, muhalefetin negatif etkisini de koyduğumuzda, Türkiye’ye çıkartılacak faturanın daha da ağırlaşacağı anlaşılıyor…

Bu noktada, Devlet aklının süratle devreye sokulması gerekir.

Böyle bir girişim, hükümeti yönetenlerin akılsızlığını vurgulayacağından, bu aşamada kimse buna yanaşamıyor!?

***

HDP Grup Başkanvekili İdris Balüken, 15 civarında polis, asker ve kamu görevlisinin PKK‘nınelinde olduğunu iddia ederek, Davutoğlu’na şu soruyu yöneltti:”İnsan hakları örgütleri ve aileler çatışmaların durması ve alıkonulanların siyasi iletişim yoluyla ailelerine teslim edilmesi ile ilgili çağrılara olumlu cevap vermemenizin gerekçesi nedir? Yaşatmayı esas almayan bu olumsuz tavrınızın izahı var mı?”

Belli ki, son operasyonlarla iyice köşeye sıkıştırılmış olan PKK, Devletle yeniden “siyasi iletişim” kurabilmenin yollarını arıyor…

Durumdan vazife çıkartmaya pek hevesli olan Y-CHP yönetimi ise, kurultay telaşı ile devreye giremiyor.

Bu yüzden, ABD Büyükelçisi John Bass ile İstanbul Başkonsolosu Charles Hunter, CHP Genel Merkezinde Dersimli Kemal’i ziyaret ettiler…

Güya yeni anayasayı konuştular!..

Gerçekte Obama’nın talimatlarını tebliğ ettiler…

Türkiye ateş çemberinin içerisinde, muhalefetin halk gözündeki itibarı yerlerde sürünüyor, ABD, yeni anayasa yaptırmak derdinde…

Belki, zamanlamaları son derece mükemmeldir de biz anlamıyoruz…

Dersimli ve arkadaşlarının böyle sıkışık anlarda koltuklarını sağlamlaştırmak için veremeyeceği hiçbir ödün yoktur!

Her şeyi satabilirler…

***

Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev, “Uçağımızın düşürülmesinden sonra Türkiye’ye savaş ilan edebilirdik” dedi.

Durum o kadar ciddidir yani…

Karadeniz’de; Rusya karşısında mevzi elde etmek isteyen ABD’nin baskılarına direnemiyoruz.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Karadeniz’de sağlanan denge, Gürcistan krizi sırasında ABD tarafından bayağı zorlanmış ama sonuç alınamadı...

Görünüşe bakılırsa şimdi, Türkiye ABD’ye istediği fırsatı verecek gibidir…

ABD uçak gemilerinin Karadeniz’e çıkmasından sonra, doğal olarak Rusya da karşı önlemini alacak: Suriye sınırında olduğu gibi, bu defa da Karadeniz’de Türk savaş uçakları uçamaz hale getirilecektir…

Rus uçağını düşürmekle ayıyı dansa kaldırmayacaktık…

Bakalım kocaoğlan ne zaman yerine oturacak!

***

Beşiktaş Belediyesi Başkanı Murat Hazinedar‘ın, desteklediği listeye oy vermeyen CHP’lilerin iş yerlerini yıkacak kadar gözü karardı.

Kılıçdaroğlu’nun desteğini arkasına alan reis hakkındaki yolsuzluk dosyaları, genel merkezde sümen altındadır…

Siyaseten o kadar güçlüdür!..

Belediye Meclis Üyeliğine seçtirdiği arkadaşı Ali Bağdatlı, mal varlığındaki olağan dışı artışı; “taşıyıcı anneyim” diye izah ediyor…

Kimin çocuğunu taşıdığı bellidir!

Sosyetenin vazgeçilmezi, 3 bin 700 m2 üzerinde kurulu, 10 milyon dolar değerindeki gece kulübünün yüzde 50 ortağı olduğu iddia ediliyor…

Mustafa Sarıgül’ün avukatı iken, adı birden Beşiktaş Belediye Başkanı adayları arasında geçen Av. Murat Hazinedar, Dersimli Kemal’in vazgeçilmez prenslerindendir

Sarıgül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığını kabul etmesi karşılığında, aralarında Beşiktaş Belediyesi’nin de bulunduğu 4 ilçe belediye başkanını aday gösterme hakkını elde etmişti…

Bizimkilere sorsanız; “ön seçim yaptık” derler

Buna inanacak kadar da saftırlar!

İşte bu alış-verişle, Mustafa Sarıgül’den kurtulan Dersimli, genel başkanlık koltuğunu da ona sigorta ettirmişti…

Eski CHP Milletvekili Hüseyin Aygün; Hayri İnönü-Emir Sarıgül kavgasında, Kılıçdaroğlu’nu eleştirerek:”Eee, sen İstanbul belediye başkanlıklarını bir kişinin aile şirketi olarak dağıtırsan olacağı budur. Halka ve emeğe değil, sermayeye yüzünü dönersen sonuç budur. Siyasette ‘Beykoz Konakları’nda karar alırsan, Sarıyer’de ‘Zekeriyaköy Villaları’na işte böyle mahkum olursun” demişti…

Bütün parti sırları bu cümlelerin içerisinde saklıdır!

İşte böyle: Dersimli Kemal, bir kez daha böyle iğrenç akçalı ilişkilerden yararlanarak, genel başkanlık koltuğunu kapmaya çalışacak!..

***

Gazeteler yazdı: KPSS iddianamesi hazır…

Nihayet Cemaat yapılanmasının, CIA ve MOSSAD tarafından yönlendirildiği mahkeme kayıtlarına girdi.

İddianamede “üniversiteler imamı”nın gizli servislerle bağlarına vurgu yapıldı.

Silahlı terör örgütü olduğu belirtilen Cemaat’e, Dersimli Kemal ve arkadaşları bundan böyle sahip çıkamayacak!..

Aksi halde, “örgüt propagandası yapmak” ve “örgüte yardım ve yataklık” suçunu işlemiş olacaklar…

İddianame hazırlanmadan işleri kolaydı; Cemaat’e yapılan operasyonlara, “basın özgürlüğü” ve “halkın haber alma hakkı” çerçevesinde göğüslerini siper ediyorlardı

Şimdi pabuç pahalı!

Ergenekon davaları kapsamında; Aydınlık ve Oda TV yazarları ile Mustafa Balbay‘ın haksız yere tutuklanması karşısında, “yargılamaların sonucunu beklemek lazım” diyerek, pişkinlik yapan bu aymazlar mangası, bugün terör örgütlerini savunuyor!..

Buradan da bellidir; Dersimli Kemal bir projenin adamıdır!

Görevi:Türkiye’nin Cumhuriyet’e bağlı dinamik güçlerini oyalamak, AKP’nin karşı devrimi tamamlaması için Erdoğan’ın iktidarda kalmasını sağlamaktır

Aslında Devlet Bahçeli ile aynı görevi yerine getirmektedir…

Bu iki elemanın rütbeleri de aynıdır…

Bahçeli, hükümetin başı her sıkıştığında ona can simidi atmakla görevlendirilmiştir

Dersimli ise, hükümete zarar verecek ve karşı devrimi yavaşlatacak hamleleri bloke etmektedir…

Buna rağmen, “ihanet ödülü” verilecekse, ikisi arasında paylaştırılmasına razı değilimi. Ödülü en çok hak eden Dersimliye vermek daha adil olur…

Çünkü o, Alevileri ve Cumhuriyete sıkı sıkıya bağlı diğer grupları edilgen halde tutmakla, çok daha önemli ve zor bir işi başarmıştır!

Bu nedenle de ödül, Dersimlinin hakkıdır…

Sözünü tutmayan, sıkça yalana başvuran, CHP tabanına saygı duymayan, dürüstlük cilası ile parlatılmış ve doğruluktan ayrılmış bu zavallıyı, “yol düşkünü” ilan edenler, yerden göğe kadar haklıdır…

Cemil Can