KONUK YAZARLAR

GÖBEĞİMİZİ KESECEĞİZ!..

anadolu-partisi-

Atatürk’ün partisi CHP‘nin Cumhurbaşkanı adayı olarak Ekmeleddin’i göstermesi ile yaklaşık 5 milyon seçmen sandık dışında bırakıldı. Çoğunluğu CHP çatısı altında toplanmış olan Kemalist cephenin ilk esaslı bölünüşü bu seçimdir. Daha sonra, Kemal Kılıçdaroğlu (KK) Kurultay’ı topladı fakat yenilginin nedenlerini tartıştırmadı. Bir daha seçim olsayine aynı adayı gösterirdim diyerek halka meydan okudu. Yenilgiden halkı sorumlu tuttu! PKK‘nın “Özerk Kürdistan“ı kurabilmesinin hukuki alt yapısı olan “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı mutlaka getireceğiz,  Dersimli Kemalim ben” diyecek kadar ileri gitti. KK ikinci bölücülüğünü Kurultay’daki konuşması ile yaptı…

Parti Meclisi’ne aday gösterdiği açılımın mimarı ve AKP’nin en önemli bürokratı olan eski Kamu Güvenliği Müsteşarı Murat Özçelik’i delege içine sindiremeyip çizdi. KK delegenin bu kararına zerre kadar saygı göstermedi. Çünkü delegeyi o, böyle günler için özenle seçtirmişti. Tepki gösteremeyeceğinden yüzde yüz emindi. KK Kurultay’da adeta kendi seçimini test etmişti…

 

Nitekim öyle de oldu. CHP’nin kurultay delegesi konu mankeni yerine konmuştu. Dersimli Kemal, inadım inat dedi ve Parti Meclisi’nden iki kişiyi istifa ettirerek, açılımın mimarına yer açtı. ABD’nin en has adamını CHP’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığına getirdi…  Üçüncü bölünme de bu noktada yaşandı…

 

Sıra CHP’yi Dersim İsyanı’nı başlatan KK’nın önderi ve dedesi Seyit Rıza’dan özür diletmeye gelmişti. Bu defa Y-CHP‘nin gölge Genel Başkanı Sezgin Tanrıkulu’nu sahaya sürdü. Koca CHP’yi feodal ağa ve işbirlikçi hainlerden özür diletti… Bu dördüncü bölünmeydi…

 

KK boş durmuyordu, kendi yolunda ilerlemeye devam etti. Atatürk’e “Kefere Kemal” diyen mikro milliyetçi, şeriatçı, gerici Mehmet Bekaroğlu’nu Tanıtım ve Propagandadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na getirdi. Bekaroğlu, militan adamdı. Derhal işe koyuldu ve Genel Merkez’e mesciti açtı. Artık din ve dince kutsal sayılan değerlerin istismarında Y-CHP de vardı… Türkiye’de şeriat tehlikesi yoktur diyen ekip, Cumhuriyet’in laiklik ilkesine de elveda diyordu!..

 

Burada özetlediklerim son bir kaç ay içerisinde yaşananlardır…

 

Biraz daha geriye doğru gitsek, utancınızdan başınızı kaldırıp yazılanları okuyamazsınız!..

 

Şimdilik onlara girmiyorum. Y-CHP’nin ne demek olduğunu kanıtları ile görmek isteyenler, aşağıdaki bağlantıyı açıp okuyabilirler:  http://chp-muhalefethareketi.biz.tr/

 

Utanma ve ar duygusundan yoksun olanların, Emine Ülker Tarhan hanımın istifa etmesinin ardından söylediklerini de yazmayacağım. Şimdilik Süheyl Batum hocayı disipline verme densizliğine de değinmiyorum… Bu zevzeklikler ile bizlere beşinci ve altıncı bölünmeler yaşatıldı…

 

SÜRÜKLENDİĞİMİZ BÖYLE BU ORTAMDA ANADOLU PARTİSİ‘NİN KURULMASI, ULUSAL BİR ÖDEVDİR. BU GELİŞMELERİ KİMSE SÜRPRİZ KABUL ETMEMELİDİR!..

 

Dersimli Kemal ve arkadaşları, çınarın dallarını budayarak (ulusalcıları tasfiye ederek) Y-CHP’nin daha da güçleneceğine inanıyorlar… Bu çapsız adamlar da BOP’un çocukları gibi “küçülerek büyümeyi” savunuyorlar… Türkler, “Kürdistan”ın kurulmasına izin vererek, önce küçülecekler, sonra “Kürdistan”la federasyon kurup büyüyeceklermiş!? 21. yüzyılda Türklere yutturulmaya çalışılan uluslararası yalan budur işte. Ne kadar da inandırıcı değil mi? Mantık aynı mantıktır işte… Bunların tümünün hocası ABD’nin düşünce kuruluşlarıdır!..

 

CANIMIZ  ACIYACAK AMA GÖBEĞİMİZİ KENDİ ELLERİMİZDE KESMEK ZORUNDAYIZ!..

 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üçüncü bir adayın çıkması, nasıl ki Erdoğan’ın birinci turda seçilmesine  engel olacaktıysa, aynı şekilde, barajı geçecek bir partinin daha kurulması, AKP’nin tek başına iktidar olmasının önünü kesecektir

 

Bunun nasıl olacağını burada anlatarak konuyu dağıtmak istemiyorum.Daha sonra o konuyu da ele alıp tartışacağız… (Şimdilik Anketçi Hakan Bayrakçı’nın bu konudaki araştırmalarına bakabilirsiniz…)

 

ŞİMDİ GELELİM OYLARIN “BÖLÜNME” MESELESİNE!..

 

Yeni kurulan parti veya partiler oyları mı bölecek, yoksa kararsız olanları mı örgütleyecek?..

 

Siz hangi oyların bölünmesinden söz ediyorsunuz?

 

Bölücü olan Yeni CHP’dir…

 

Hem Atatürkçü oyları bölüyorlar hem de ülkeyi bölecek olanlara destek veriyorlar!..

 

Y-CHP’nin oylarının bölüneceğini dert ediyorsanız hiç etmeyin. Çünkü Dersimli Kemal’in bu seçimlerde kullanacağı kontenjan yüzde 15′tir ve o da 60-65 milletvekiline karşılık geliyor. Yeni CHP’de sadece geri kalan milletvekillikleri için önseçim yapılacak. Bunun bir aldatmaca olduğu  gün gibi ortadadır…

 

Bu kafa ile gidilirse -ki gidiliyor-  Y-CHP kaç milletvekili çıkarabilir? Hadi diyelim ki, 100 milletvekili çıkartsınlar. 65’ini Dersimli Kemal kendine benzeyenlerden seçecek, kalan 35 milletvekilini ise CHP’liler önseçimle belirleyecekler. İkinci Cumhuriyetçi, açılımcı, Atatürk düşmanı 65 milletvekilinin karşısında, 35 milletvekili ne yapabilir ki?..

 

Y-CHP barajın altında kalırsa ne olur?

 

Cevap veriyorum: Sezgin Tanrıkulu, Murat Özçelik, Mehmet Bekaroğlu, Hüseyin Aygün, Aydın Ayaydın, Erdoğan Toprak, Sinan Aygün, Faik Tünay ve onlar gibi 50-60 milletvekili TBMM’ne giremezler!..

 

Vah vah vah!..

 

Yerin dibine girsinler!..

 

Çok mu üzüldünüz yani?..

 

Böyleleri Meclis’te çoğunluğu sağlarsa ülkeye ne yararları olabilir?..

 

Dolayısıyla Y-CHP’nin baraj altında kalmasına üzülmeye değmez!.. Bu yönde söylenen sözlere itibar etmemek gerekir…

 

Tam aksine, Y-CHP’nin sandığa gömülmesine “çok da iyi oldu” denilebilir…

 

Y-CHP barajın üzerine çıkarsa ne olur?

 

Dersim İsyanı’nın bastırılmasına “katliamdır” diyerek, Atatürk’e “katil”diyen Sezgin Tanrıkulu ile, “Kefere Kemal” diyen Mehmet Bekaroğlu ve benzerleri onlarca hain, TBMM’ne girerler!..  İsteğiniz bu ise eğer, verin oylarınızı girsinler… Böylelerine bizden oy yok!..

 

Kararsızlar yüzde 30‘lara çıkarak ikinci büyük parti haline geldiler… Y-CHP’den fazla oyları var! Yeni partinin kurulması ile kimse kararsızları “tıpış tıpış” Y-CHP’ye oy vermek zorunda bırakamayacak. Kerhen oy kullanma dönemi sona eriyor!..

 

Belki o zaman Atatürkçüler akıllarını başlarına toplar ve kaderlerine el koymaya başlayabilirler!.. Bu bağlamda CHP’nin işgalden kurtarılması olasılığı yeniden gündeme gelebilir… Aksi halde, bir dönem değil, bir kaç dönem daha vakit kaybederek, iyice zayıflarız… Ülke tehlikeli sulara hızla sürüklenirken, kimsenin oyalanma lüksü yok!..

 

Y-CHP barajı geçer de yeni milletvekilleri TBMM’ne girerse:

 

Açılım” dedikleri bölünme süreci devam eder. Ülkemiz bölünür, iç savaş çıkar ve başımız beladan asla kurtulmaz!.. Çünkü onlar, saflarını ABD ve PKK’nın yanında belirlemişlerdir…

Y-CHP’nin PKK’nın partisi HDP’den ne farkı kalmıştır?

 

Düşünebiliyor musunuz Dersimli Kemal, özel bir tezkere çıkartarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni 40 bin yurttaşımızın katili PKK’nın yanında savaşması için üstünü başını parçaladı!?.. Bu kadar haindir yani…

 

Dersimli Kemal’e oy vermek bölünmeye oy vermek anlamına geliyor artık!..

 

CHP’Yİ İŞGALCİLERDEN GERİ ALMAK İÇİN PARTİDE KALIP  MÜCADELE ETMEK BAŞARIYA ULAŞABİLİR Mİ?..

 

Bu sorunun cevabı, bu aşamada kesin olarak “HAYIR”dır… Çok ileride belki…

 

Çünkü Deniz Baykal’ın kaset operasyonundan sonra, CHP’ye yerleştirilen SOROSÇULAR delege seçimlerine doğrudan müdahil oldular ve Genel Merkez’in desteklediği adayların seçilmesi için çaba gösterdiler  Bu konuda başarılı da olmuşlardır. Yoksa 28. Kurultay’da KK’nın “Ben Dersimli Kemal’im” diyerek kürsüye yumruk atması biraz sıkardı…

 

Bundan sonra da delege dengesi değiştirilemez… Dolayısıyla 1915 seçimlerinden önce, partiyi işgalden kurtarmak da imkansız hale gelmiştir… Başka çözümler arayarak başımızın çaresine bakmaz zorundayız!..

 

Bu yüzden;

 

YENİ KURULACAK PARTİYİ DESTEKLEMEKTEN BAŞKA YOLUMUZ KALMAMIŞTIR!..

 

 

Av. Cemil Can